Evimde bir sürü tabak çanak var bunları hayır işi için bağışlamalıyız. | Open Subtitles | حسنا لدي كاسات كثيرة في منزلي لذا سنتبرع بهذه الاغراض للجهات الخيرية |
Biz hayatta bir sürü tecrübeler edindik. Bunlar bize güçlü bir içgüdü sağlıyor bir etkileşimin işe yarayıp yaramayacağı konusunda. | TED | نحن مررنا بتجارب كثيرة في حياتنا وهذه تزودنا بحدس قوي عمّ إذا كان التفاعل سينجح أم لا. |
Burada, Birleşik Devletler'de, dünyanın bir çok ülkesindekinden daha iyi olmayan sonuçları almak için kişi başına daha çok para ödüyoruz. | TED | هنا في الولايات المتحدة الأمريكية نحن ننفق مالًا كثيرًا للشخص الواحد من أجل نتائج ليست أحسن من دول كثيرة في العالم. |
İnsanların kafasında onun neye benzediğine dair bir çok soru var. | Open Subtitles | تعرف، ثّمة أسئلة كثيرة في عقول الناس اليوم، كيف سيكون شكله |
Bu dünyada anlayamayacağın pek çok şeyden sadece biri. | Open Subtitles | واحد من أشياء كثيرة في العالم والتي ولست مستعداً لها |
birçok beyin hastalığında elektrotların yerleşirildiğini göreceğiz. | TED | سوف نرى أقطاب توضع لاضطرابات كثيرة في الدماغ |
Son üç haftada, çok fazla şey değişti. Sanki üç aymış gibi geliyor. | Open Subtitles | لقد تغيرت أمور كثيرة في ثلاث الأسابيع الماضية، بدا الامر وكأننا ثلاثة أشهر. |
O kadar çok alt karın ameliyatı oldum ki göbek deliğimin üzerine beş kat eklendi ve en sonuncusu aralarında en az sevdiğim. | TED | في يوم ما، أدركت أنني قد أجريت عمليات كثيرة في بطني، وأن سُرّتي الحالية هي الخامسة، وسُرّتي الأخيرة هذه، هي أقلهم تفضيلاً عندي. |
Hayatın boyunca çok fazla aptalca şeyler yaptın, ama bu... | Open Subtitles | لقد فعلتِ أشياء حمقاء كثيرة في حياتك. ولكن هذه |
Karanlığın içinde bir sürü adam hareket ediyor. | Open Subtitles | هناك أصوات لخطوات أقدام كثيرة في الظلام أستطيع سماعهم |
O kadar da zor görünmüyor. Para işindeydim ve kafamda dolaşan bir sürü fikir vardı. | Open Subtitles | إنه ليس صعب، لقد كنتُ أعمل في المال ولدي أفكار كثيرة في رأسي. |
O kadar da zor görünmüyor. Para işindeydim ve kafamda dolaşan bir sürü fikir vardı. | Open Subtitles | إنه ليس صعب، لقد كنتُ أعمل في المال ولدي أفكار كثيرة في رأسي. |
Denizlerin ilerisinde bu şeylere bir sürü dolar ödemek için can atan alıcılar var. | Open Subtitles | سنجد مشترين من وراء البحار مستعدين لدفع دولارات كثيرة في سبيل هذه |
Tavan arasında bir sürü şey var, Hepsini gözden geçirmeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | لدى أعمال كثيرة في العلية كنت أنوى فعلها.. |
Ve sistem içerisinde işleri yavaşlatan bir çok engel var. | TED | وتوجد عراقيل كثيرة في النظام تجعل الأمور تسير ببطء. |
Okulun geçmişte bir çok kupa kazandığını öğrendik. Neyiniz var sizin? | Open Subtitles | واكتشفنا أن المدرسة فازت بمسابقات كثيرة في الماضي |
İçinde 800 dolardan fazla vardı. bir çok kere saydım. | Open Subtitles | كان بها اكثر من 800 دولار و قمت بعدها مرات كثيرة في المترو |
Anladım ki; süper kahraman olmak... hayattaki pek çok şeyle aynıymış. | Open Subtitles | لقد اتضح أن البطولة مثل أشياء أخرى كثيرة في الحياة |
Ama pek çok yere gidip pek çok şey yapabilir. | Open Subtitles | لكن بإمكانك الوصول إلى أماكن عديدة والقيام بأمور كثيرة في حياته |
10 yıl boyunca pek çok şey oldu. | Open Subtitles | لقد حدثت أمور كثيرة في السنوات العشر الماضية. |
Kölelik; insana eşya muamelesi yapmak, kişisel haklarından mahrum bırakmak bütün dünyada birçok şekilde görülmüştür. | TED | العبودية ومعاملة البشر كممتلكات والحرمان من الحقوق الشخصية أمور حدثت باساليب كثيرة في جميع أنحاء العالم |
Politik. Bu projede yer alan birçok taraf var. | TED | انه سياسي. هناك أطراف كثيرة في هذا المشروع. |
Büyük ihtimalle vücudunuz her an kanserleşiyor. Ama vücudunuzda bu durumu kontrol altında tutacak çok fazla savunma sistemi de var. | TED | و يحتمل أن أجسامكم تسرطن كل الوقت. لكن هناك أنظمة كثيرة في أجسامكم التي تسيطر عليها. |
Kariyerimin ortasında bir zamanda bir gün karar verdim, o kadar çok iş ile meşguldum ki kendimi test etmeye karar verdim. | TED | في يوم من الأيام قرّرت في منتصف الطريق في حياتي المهنية، وكنت منشغلا بأشياء كثيرة في عملي، قررت اجراء اختبار لنفسي. |
Hayatın boyunca çok fazla aptalca şeyler yaptın, ama bu... | Open Subtitles | لقد فعلتِ أشياء حمقاء كثيرة في حياتك. ولكن هذه |