Bence rahatlatıcı ve sakinleştirici tıpkı bezelye çorbası gibi. | Open Subtitles | أعتقد أنه مهدئ ومريح تماما كحساء البازلاء |
Dostum, brokoli çorbası gibi kokan... - ...bir yerde yaşamak ister misin? | Open Subtitles | يا صاحبي، هل تريد العيش بمنزل رائحته كحساء القرنبيط؟ |
Yerlilere kafatası çorbası oluruz. | Open Subtitles | حتى إن بعض الرجال المجانين إستخدموا الجماجم كحساء لهم |
Mary, Max'ın kelimelerini bir tas alfabe çorbası içiyordu ve İhtiyar Ralph Mary'nin burnunun üzerinde bozuk para bulduğundan beri bu kadar heyecanlanmamıştı. | Open Subtitles | تجرعت (ماري) كلماته كحساء حروف الأبجدية ،ولم تشعر بهذا الحماس (منذ أن وجد جدها (رالف عملة معدنية في أنفها |
Martin, tıpkı onlar gibi restorandaki yemekleri yedi çorba da daha çok tas kebabına benziyordu. | Open Subtitles | أكل (مارتن) نفس الطعام الذي يتناولونه في قاعة الطعام يقول أنه يبدو كحساء اللحم |
Soğan çorbası ya da kuru fasulye gibi. | Open Subtitles | كحساء البصل الفرنسي أو الفاصوليا |
Sebze çorbası. | Open Subtitles | تَبدو كحساء الخضروات |