Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. | Open Subtitles | إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين |
Umut falan değil, bir yalan ve ikimizin de ölümüne sebep olacak. | Open Subtitles | إنه ليس الأمل , انها كذبه و سوف تنتهي بنا الإثنان مقتولين |
Ve bu adam, Sovyet tehdidinin büyük bir yalan olduğunu mu söylüyor? | Open Subtitles | وهويقولان هذاهراء؟ والتهديد السوفيتى كذبه كبرى ؟ |
Alaaddin, beni seviyor muydun, yoksa o da mı yalandı? | Open Subtitles | إذهب هناك و قاتل علا الدين .. هل أحببتنى أو كانت هذه كذبه أخرى ؟ |
Bunların her biri; bir yalanı temsil ediyor. Söylediğin zaman da anlarım inan. | Open Subtitles | كل واحده من هذه بمثابه كذبه, واعرف متى تقولها |
Bu dava Beatrice' e karşı bir dava. yalan söylüyor. Git ve onu yakala. | Open Subtitles | هذه هى القضية الأهم ضد بيتريس ، إنه يكذب اذهب إلى هناك و اثبت كذبه |
Bir yalan. | Open Subtitles | انها كذبه مجموعه من الغرباء الحزانى الذين صوروا بطريقه سعيده |
Ama fotoğraflardaki insanlar üzgün ve yalnız. Ancak resimler dünyanın güzel görünmesimi sağlıyor böylece bunu bir yalan haline getiren sergi endişeleri gideriyor. | Open Subtitles | ولكن الناس في الصور حزانى وهذا يجعل هذا المعرض كذبه |
yalan üzerine bir ilişki kuramazsınız. Kurabilir misiniz? | Open Subtitles | لا يمكنكِ بناء علاقةٍ ما مبنيةٍ على كذبه ، أيمكنكِ ذلك ؟ |
Köken'in takipçilerinin kendilerini adadıkları herşey, bir yalan. | Open Subtitles | كل التابعين الأصوللين يكرسون أنفسهم كذلك , لأجل كذبه |
yalan söylediğine üzgünüm. Yaşadığımız dünya bu. | Open Subtitles | يؤسفني كذبه عليك هذا هو العالم الذي نعيشه |
yalan söylediğin zaman hep bu şekilde gülümsüyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تضحكين دائماً هكذا عندما تقولين كذبه |
Ama şunu biliyorum senin ona dediklerinin tamamı büyük bir yalan. | Open Subtitles | ولكني اعلم ان أي شئ قلتيه له هو كذبه كبيره |
Bunu hayvanlar üzerinde test ediyorlar mı yoksa hepsi yalan mı? | Open Subtitles | هل فعلاً قآموا بإختبار هذا الشئ على الحيوانات أو ان هذه مُجرد كذبه ؟ |
Bu, büyücünün bize söylediği bir yalan böylece herkesin hakkı olan şeyden mahrum yaşamaktan şikâyet etmeyecektik. | Open Subtitles | هذه كانت كذبه قالها لنا الساحر لكي نستطيع ان نعيش بدون شيء يعتبرة اي شخص اخر شيء طبيعي جداً. |
Onu, yalan söylerken yakalasaydım yeni yalanlar söylerdi, ve daha fazla yeni yalan olurdu. | Open Subtitles | وإن فضحتُ كذبه فسيروي كذبات جديدة ويُتبعها بكذبات جديدة أخرى |
Şimdi Linda'ya güvendiği tek Veridian projesinin koca bir yalan olduğunu nasıl söylerim? | Open Subtitles | كيف سأخبر ليندا أن البرنامج الوحيد الذي أحبته ماهو ألا كذبه كبيره |
Evet ama hiç yoksa önemsiz. Alamut işgali tamamen bir yalandı. | Open Subtitles | لكننا لم نبحث عنها بطريقه مبرره غزو "آلاموت" بني علي كذبه |
Kadınla yeni tanıştın ve her şey yalandı. | Open Subtitles | قابلت الإمرأة للتو و كل شيء كان مجرد كذبه |
Dayanamayacağım artık. Bu yalanı sürdüremeyeceğim. | Open Subtitles | لا يمكنني احتمال ذلك بعد الآن لقد كنت اعيش كذبه |
Ailevi izne çıkması tamamen yalanmış. | Open Subtitles | وأكتشفت أن كل قصه وجود ظرف طارئ لدى عائلته هو مجرد كذبه. |
Ne kadar çok düsünürsem, o kadar anliyorum mahkemede söylediklerinin yalandan ibaret oldugunu. | Open Subtitles | الاكثر ماافكر فيه, الاكثر مااعتقد انه كل شي قالته للقاضي كان كذبه. |
Bu kişinin yapmaması gereken yaklaşık 50 şey var ve zaman ilerledikçe, daha fazla yalana batacak böylece işler daha fazla sarpa saracak. | Open Subtitles | هناك ما يقرب من خمسين شئ غفل عنها هذا الشخص و كلما مر الوقت كلما زاد كذبه قد يحدث له ما هو أسوأ |
Devlet ile olan işbirliği, kendi yalanlarını hırsızlıklarını ve aldatmalarını örtbas etmek içindir. | Open Subtitles | في مؤامرة لتثبيت الأسعار من اختراعه هو وأن تعاونه مع الحكومة كان مجرد ستارة دخانية لاخفاء كذبه وغشه وسرقته |
Beni izleyin! - Ben beğendim. - Yalanın önde gideni. | Open Subtitles | اعجبنى هذه كذبه لعينه اذاً رتشارد تريدنا ان ناخذ اكثر منصه معقده تقنياً و متطوره تم انشائها ونضيف هذا؟ |
Kolaylıkla manipüle edebileceği insanları seçer. Onun yalanlarına inanacak birilerini. | Open Subtitles | اختار أناسًا بوسعه التلاعب بهم، أناس يصدقون كذبه |