Marduk Cyrus'a insanları özgürlüğüne kavuşturmak gibi büyük, cömert şeyler yapacağını söyler. | TED | ماردوك أخبر كورش أنه سيقوم بأشياء كريمة وعظيمة بتحرير الشعب. |
Böylece devletin eski yönetimlerini cömert ve aşırı korumacı babalar olarak görmek yerine, onları esasen hapishane gardiyanları olarak gördüler. | TED | لذلك عوض النظر لأنظمتهم السابقة بصفتها كريمة وكآباء مفرطي الحماية، نظروا إليهم بصفتهم حُراس السجن. |
- Birisi biraz krema alabilir mi? - Ben giderim. | Open Subtitles | ـ نريد واحداً منكم يحضر لنا كريمة ـ سأقوم بذلك |
İki paket zencefilli krema, yarım porsiyon mayalı hamur bir tane konserve ananas, ve bir teneke de Noel pudingi. | Open Subtitles | حزمتين من كريمة الزنجبيل نصف علبة مربى علبة من قطع الاناناس و علبة من بودنغ الكريسماس |
Yazık, dün karşılaşsaydık evde kremalı pastam vardı. | Open Subtitles | من السيء أننا لم نلتقي قبل الان كان لدي قالب من الكاتو مع كريمة في البيت |
Her zamanki gibi çok cömertsin. | Open Subtitles | أنتِ كريمة للغاية كالعادة، ولكنني أفضل الموت.. |
Muhtemelen çeyrek milyon yıldır Homo sapiens' iniz, sapiens (bilge) oldukça cömert bir tanımlama. | TED | تواجدنا كهومو سابين ـ وهي عبارة كريمة أكثر مما ينبغي ـ لحوالي ربع مليون سنة. |
Ama, başka toprakların çocuklarına ikinci şanslar için cömert Amerika, günümüzde kendi çocuklarına ilk şanslar için pinti davranıyor. | TED | لكن أمريكا، كريمة بفرص ثانية للأبناء من أراضيٍ أخرى، واليوم تنمي أطفال أرضها ببخل في الفرص الأولى. |
Çok cömert bir kadındır, ama bizi burada görmekten hiç hoşlanmayacaktır. | Open Subtitles | هي إمرأة كريمة جدا، لكنها لن تصبح مسرور لرؤيتنا. |
Clyde Fletcher'ın dul eşi, çok cömert ve iyi bir kadın. | Open Subtitles | نافذة كلايد فليتشر سيدة كريمة ذات شخصية جذابة |
Biraz... ekşi krema ve soğan cipsi... biraz da sos al oğlum. | Open Subtitles | أئتينا ب كريمة لازعة ورقائق بصلية ببعض الإنخفاض |
Ah! Diyet krema tozu. Iyi icat. | Open Subtitles | اوه , كريمة بيضاء مائلة للصفار استثمار جيد |
İçine kavrulmuş, ekşi krema sosu koyuyorlar. | Open Subtitles | كان فيه كريمة الحامضة مع قطع البصل البنية الصغيرة فيه |
Temizleyicide. Geçen akşam Phil'in veda yemeğinde üstüne kremalı tavuk döktüm. | Open Subtitles | انها عند الغسيل,سقطت عليها كريمة الدجاج في حفلة تقاعد صديقي |
Yılanbalığı böreği, peynirli tart nane kremalı ot çöreği. | Open Subtitles | سأعود مباشرة إلى الحانة فطيرة الإنكليس وتورتة البرى والكعك مع كريمة النعناع |
Ayrıca cömertsin, naziksin ve tuttuğunu koparıyorsun. | Open Subtitles | وأنتِ أيضاً كريمة جداً ورحيمة ومشوشة. |
Keklerle ilgili bir sorun var. Tereyağı kreması yolda biraz erimiş. | Open Subtitles | هناك مشكلة بالكب كيك كريمة الزبدة ذابت ونحن في طريقنا الى هنا |
Şunlardan dene. Tamamen beyaz ekmek ve krem peynir. Birberden dolayı pembe. | Open Subtitles | جربى واحدة من هذه , ليس سوى قمح و خبز و كريمة جبن |
Uyuşturucu olabileceklerini hiç hayal etmedim. Oyulmuş Değerli taşlar olduklarını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لم أتخيل أبدًا أنها مخدرات كنتُ أظنّ أنها أحجارٌ كريمة خام. |
Izgara tavuk bonfile, kremasız olsun ve büyük boy buzlu çay lütfen. | Open Subtitles | بم أخدمك؟ بوريتو دجاج بدون كريمة مع شاي مثلج كبير من فضلك |
Madame Werner çok naziksiniz. Ben sadece şifa sanatlarının mütevazi uygulayıcısıyım. | Open Subtitles | السيدة ويرنر كريمة في الإطراء أنا مجرد ممارس متواضع لفنون الإشفاء |
Güzelsin, naziksin ve acı verecek şekilde dürüstsün. | Open Subtitles | أنت جميلة , و كريمة .. و صريحة بشكل مؤلم |
Çok nazik bir davet, Majesteleri ama korkarım reddetmek durumundayım. | Open Subtitles | دعوة كريمة جلالتك لكن أخشى أنه يجدر بي أن أرفض |
Rus hükümeti bana Mir'de yatacak yer verme nezaketini gösterdi. | Open Subtitles | الحكومة الروسية كانت كريمة معى لتعطينى مسكن فى الفضاء |
Komilere bahşiş verme konusunda çok cömerttir. | Open Subtitles | هي كريمة جداً عندما تعطي البقشيش إلى العمال |
Kerime bile orada daha iyi olacağını söyledi. | Open Subtitles | حتى (كريمة) قالت أنك ستكون بحال أفضل هناك |
Evet bayan, annem akrabalık bağı kurmakta kesinlikle çok cömertti. | Open Subtitles | نعم يا سيدتى ، لقد كانت السيدة العجوز كريمة جداً فى اتخاذ أقارب لنا |