Şimdilerde ABD'de gösteriler var, bazı devlet istatistiklerinden tamamen kurtulmak için. | TED | هناك فعلاً تحركات في أمريكا الآن للتخلص من إحصائيات الحكومة كليًا. |
Onları tam anlamıyla bitirebilmek için halkın onlara güveni tamamen yok edilmeli. | Open Subtitles | ثقة الشعب بهم يجب أن تُدَمر كليًا من أجل القضاء عليهم حقًا |
Bu şarkılar ayrıca şehirlerin kimlikleri ile tamamen bağlantılı olup onları tanımlayan simgeler ve onları müzik şehirleri olarak değerlendirmenizin sebebi bu olabilir. | TED | كما أنها بطاقات دعوة لهذه المدن، فالأغاني تتصل كليًا بهويات مدنها، وربما لذلك تعتبرونها مدن الموسيقى. |
Kesinlikle anlaşılır ama sizi daha iyi hissettirecekse, ...bu işi uzun zamandır yapıyorum ve bir çok şey gördüm ve söylemeliyim ki endişelenecek hiçbir şeyiniz yok. | Open Subtitles | أنا أتفهم ذلك كليًا لكن إن كان هذا سيشعرك بتحسن فأنا أنا أفعل ذلك منذ وقت طويل ولقد رأيت الكثير من الأشياء |
Annenin ailemi öldürmeye çalışması yüzünden Kesinlikle seni suçlamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا ألومك كليًا على ما فعلته أمك في محاولتها لقتل والدي والاشياء الأخرى |
Amino Tropical Blast'ın faydalarının tam olarak belgelendirilmediğini söylemiştim sana. | Open Subtitles | قلتُ لكَ فوائد الانفجار الأميني الاستوائي، كانت غير موثقة كليًا |
Bunun anlamı, dünyadaki bilginin yarısının örüntüleri görmek üzere biraraya getirilmesinin mümkün hâle gelmesidir, ki bu tamamıyla yeni bir şey. | TED | وهذا يعني أنه أصبح من الممكن وضع نصف المعرفة في العالم معا من أجل أن نرى الأنماط، شيء جديد كليًا. |
Yani moleküler simülasyonların içinde neler olduğunu hissetmek etkileşimin tamamen farklı bir seviyesidir. | TED | لذا، الشعور فعليا بما يحدث داخل المحاكي الجزيئي هو مستوى جديد كليًا من التفاعل. |
ve 9 Eylül'den sonra seçtiğim mesleğin tamamen yeni şartları vardı. | TED | وبعد 11/9، كان هناك سياق جديد كليًا حول الوظيفة التي اخترتها. |
Bazı tahtakurularında, dişiler tamamen yeni bir üreme organı dizisine evrildiler, erkeğin genellikle nüfuz ettiği sağ el tarafında taarruza geçtiler. | TED | لدى بعض أنواع عث الِفراش، طوّرت الإناث مجموعة جديدة كليًا من المناسل على خواصرها اليمنى حيث تعود الذكور اختراقها. |
Çoğu ülkede olduğu gibi tamamen fosil yakıtlara bağımlı ulaşım sistemimiz yüzünden. | TED | بسبب نظام النقل لدينا، الذي يعتمد كليًا على الوقود الأحفوري، كما هو الحال في معظم الدول. |
Yaptığımız aşağı yukarı her şeyin tamamen istemli olduğunu düşünmeye meyilliyiz. | TED | لذلك، نميل إلى الإعتقاد أن كل شيء نقوم به كما أنه بشكل طوعي كليًا. |
Bu ilk kez elimdeki verinin gerçeklikten tamamen saptırılmış bir görüntü verdiği zamandı. | TED | كانت هذه المرة الأولي التي أعطتني فيها البيانات التي لدي صورة مُشوهة كليًا للواقع. |
Bende saçma vaftiz törenlerine benim annem dışında dünyadaki herkesi davet etmelerinden dolayı büyükanneni ve büyükbabanı Kesinlikle suçlamıyorum. | Open Subtitles | تعلمين, وأنا كليًا لا ألوم أجدادك لدعوة جميع من في العالم كله ما عدا والدتي لحفلة التعميد الغبية |
Bunu asla kabul edemeyiz. Bu okulda şiddete Kesinlikle müsamaha göstermiyoruz. | Open Subtitles | هذا أمر غير مقبول كليًا لدينا مبدأ عدم التسامح ضد العنف في هذه المدرسة |
Harika, resmi ve Kesinlikle efsanevi. | Open Subtitles | إنها رائعة ، ورسمية ، وأسطورية كليًا |
Bir şeyi unuttun. Tahminin Kesinlikle yanlış. | Open Subtitles | فاتك شيء، وهو أن تكهنك خطأ كليًا. |
Kesinlikle katılmalısınız. | Open Subtitles | يجب أن تسجلي فيه كليًا.. |
Kesinlikle güvenli evlât. Seni temin ederim. | Open Subtitles | -هذا آمن كليًا يا بنيّ، أؤكد لك |
Böyle bir gün, insanın durup hayatını gözden geçirmesi için iyi bir zaman ve ben, benimkinin tam bir vakit kaybı olduğu kararına vardım. | Open Subtitles | كما تعلمون، يوم كهذا يجعل الرجل يفكّر مليًا في حياته. ووصلت لاستنتاج بأنني أهدرت حياتي كليًا. |
Bu durum tamamıyla bizim için Amerika'nın temsil etmesi gereken değerlere derinden zarar veriyordu. | Open Subtitles | ألحق ذلك ضررًا كليًا لإيماننا العميق بالقيم التي افترضنا وأنّ أمريكا تؤيدها |
Evet ama ya kanserli dokuyu çıkarıp kalça replasmanı yaparız ya da kanser yayılmaya devam eder ve ölür. | Open Subtitles | أجل، لكن إما أن يُبتر ويُستبدل الورك كليًا الآن أو سينتشر السرطان ويمت |