Yani, Tüm kanıtlar yıkanıp temizlendi. | Open Subtitles | -هذا يعني انْ كلّ الأدلة مُحيّت -ليس بالضرورة |
O zaman ihtiyacımız olan Tüm kanıtlar elimizde. | Open Subtitles | إذن، لدينا كلّ الأدلة التي نحتاجها. ربّما يتعيّن علينا... |
Tüm kanıtlar gözümün önündeydi. | Open Subtitles | أقصد، كلّ الأدلة أمام وجهي تماماً. |
Tüm bunlar, ihtiyacım olan tüm kanıtları bulabilmem için bana yeterli zamanı sunacaktı. | Open Subtitles | ذلك سيمنحني ما يكفي من الوقت للحصول على كلّ الأدلة التي أحتاجها. |
FBI'ın Culpepper ve Kadjic'le ilgili sahip olduğu tüm kanıtları yok ettim. | Open Subtitles | لقد دمّرت كلّ الأدلة التي لدى مكتب التحقيقات الفيدرالى (عن (كالبيبر) و(كادجيك |
Pekâla, tüm delilleri toplayıp balistik sonuçlarıyla getirin. | Open Subtitles | حسناً، إجمع كلّ الأدلة وأرسلها لقسم المقذوفات |
Sanığı suçlayan Bütün kanıtlar kanıt olarak değerlendirilir. | Open Subtitles | كلّ الأدلة التي تتهم المدعى عليه بجريمة هي مؤذية |
Üzerindeki bütün kanıtları aldıktan sonra vereceğim. | Open Subtitles | سأسلّمه بعد أن أنتهي من الحصول على كلّ الأدلة منه. |
Aslında Tüm kanıtlar seni gösteriyor. | Open Subtitles | في الواقع، كلّ الأدلة تُشير إليكِ. |
Tüm kanıtlar seni işaret ediyor. | Open Subtitles | كلّ الأدلة تُشير إليك |
Demek Keeler kendini bu bombalara bağlayan tüm kanıtları sildi. | Open Subtitles | إذاً فقد محى كلّ الأدلة التي يمكنها أن تربط (كيلر) بكلّ تلك التفجيرات. |
John Cutler ın burada olduğuna dair tüm delilleri temizlemişler. | Open Subtitles | أخذوا كلّ الأدلة التي. تظهر بأن (جون كتلر) كان هنا |
Paige, her şey kelime anlamıyla yandı. Bütün kanıtlar yandı. | Open Subtitles | (بايج)، إحترق كلّ شيء، حرفياً، إحترقت كلّ الأدلة. |
Odasından bütün kanıtları topladık, şu an işlemden geçiriyoruz. Onu biraz sonra sorguya çekeceğiz. | Open Subtitles | حصلنا علـى كلّ الأدلة ونقوم بتحليلها الآن، وعلـى وشك إستجوابه |