Biz, çoğu insanlar tüm gerçekleri bilmiyor. | TED | نحن، أعني معظم الناس، لا نعرف كل الحقائق. |
Bu önemli değil. O onun karısıydı. tüm gerçekleri bilmeye hakkı var. | Open Subtitles | لا يهم، لقد كانت زوجته يجب أن تكون معه كل الحقائق |
Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak Bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Şey, bilirsin aslında... Iolaus, soru sorman gereken kişi. Görüyorsun, o Bütün gerçekleri biliyor ve o... kendini konuşurken duymayı seviyor. | Open Subtitles | "إولوس " شخصك المنشود , انه يعرف كل الحقائق ويحبسماعنفسهيتكلم. |
Çünkü davadaki bütün gerçekler muallakta. | Open Subtitles | لأن كل الحقائق في هذه القضية تكمن في السؤال |
Tüm gerçeklere ulaştığımızdan emin olmak istiyoruz. | Open Subtitles | نريد أن نتأكد فقط من اننا نملك كل الحقائق |
Tüm gerçekler, kullanışlıdır. Sadece bu ekip şartlarında. | Open Subtitles | حسناً، إن كل الحقائق مفيدة، لكن إن محتواها هو المهم |
Fakat eğer ona yardım etmek istiyorsan ki bana göre istiyorsun, tüm gerçekleri öğrenmelisin. | Open Subtitles | و لكن إذا أردت أن تساعديه وأنا أعتقد أنك تفعلين يجب أن تعرفي كل الحقائق |
tüm gerçekleri bilmeden, asla emin olamayız. | Open Subtitles | لا يمكن أن نتأكد من كل الحقائق المتعلقة بظاهرة |
Bir olay hakkındaki tüm gerçekleri bilmeden, asla emin olamayız. | Open Subtitles | لا يمكن أن نتأكد من كل الحقائق المتعلقة بظاهرة |
Şu an tüm gerçekleri gözden geçiriyoruz, efendim. | Open Subtitles | نحن حالياً نراجع كل الحقائق أيتها الموقرة |
Tamam, baba, korkma tüm gerçekleri kadar, ama korkunç bir şey oldu! | Open Subtitles | حسناً، أبي، لا تفزع حتى ،تكون لدينا كل الحقائق كل شيئاً مروعاً قد حدث. |
Beni kolladığını biliyorum Bill ama Bütün gerçekleri bildiğini sanmıyorum. | Open Subtitles | دانا.. -أعرف أنك تبحث عن مصلحتي, بيل, لكني لا أعتقد أنك تملك كل الحقائق. |
Bütün gerçekleri bulana kadar bir şey söylemek istemedim. | Open Subtitles | أنا لم أريد قول شئ حتى أكتشف كل الحقائق |
Bu çok saçma. Bütün gerçekleri gözarda ediyor. | Open Subtitles | هذا سخيف إنه يتجاهل كل الحقائق |
Bütün gerçekleri bilmeniz gerektiğini düşündüm sadece. | Open Subtitles | فقط رأيت أنكم يجب أن تعلموا كل الحقائق |
Böylece o Bütün gerçekleri değiştirdi. | Open Subtitles | لذا غير كل الحقائق |
- Hastings, başta da söylediğim gibi bütün gerçekler önüme koyulduğunda sonuca varmam kaçınılmaz. | Open Subtitles | -هستنغز" كما قلت لك في البداية" عندما يتم وضع كل الحقائق أمامي، سيكون أمر الحل حتمياً! |
Davadaki bütün gerçekler muallakta. | Open Subtitles | كل الحقائق بهذه القضية تكمن في سؤال |
Paranoya Tüm gerçeklere sahip olmak demektir dostum. - Burroughs'dan alıntı. | Open Subtitles | يا رجل، جنون العظمة يعني وجود كل الحقائق بوروز |
Size söylüyorum, İşte Tüm gerçekler burada. | Open Subtitles | سأخبركم, لدي هنا كل الحقائق. |
Dördüncü Muhteşem ve Cömert İnsan İmparatorluğu. İmparatorluktaki her bir olayı buradan dışarı yayıyor. | Open Subtitles | . إمبراطورية البشر الرابعة العظيمة . كل الحقائق تُبث من هنا |