Bunun sayesinde söylediğin her şeyi ve bulunduğun yeri bileceğiz. | Open Subtitles | هذا يتيح لنا سماع كل شيء تقوله وتتبع مكانك |
söylediğin her şeyi çok seviyorum. | Open Subtitles | أحب كل شيء تقوله |
İçini göremem. Ama söylediği her şey çıkmakla ilgili. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤيته، ولكن كل شيء تقوله هناك، ستقوله هنا |
O zaman yalandır. Fox Ana Haber'in söylediği her şey yalandır. | Open Subtitles | كل شيء تقوله أخبار (فوكس) كذبة |
söylediğin her şey mahkemede aleyhine kullanılabilir. | Open Subtitles | كل شيء تقوله من الممكن وسيستخدم ضدّك في المحكمة |
Sen arkana yaslanıp büyük perspektiften konuş söylediğin her şey dengeli ve yerinde olsun. | Open Subtitles | تجلس مستلقياً, وتتحدث من وجهة نظرك الواسعة الأفق.. والتي تعني, أن كل شيء تقوله لا يجانب الحقيقة |
Bana söyleyeceğin her şey, kıçını duvara çivileyip tabloyu kurtarmam için kullanılabilir ve kullanılacaktır. | Open Subtitles | كل شيء تقوله سيستخدم ضدك لإسترجاع لوحتي المسروقة |
Mike, telefonu kullanırsan Riley söylediğin her şeyi duyar. | Open Subtitles | مايك),) استخدم هذا الهاتف رايلي) ستكون قادرة على سماع كل شيء تقوله) |
Bana söylediğin her şeyi yapmaya çalışıyorum! | Open Subtitles | -أنا أحاول فعل كل شيء تقوله لي ! |
- söylediğin her şeyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | - ... . أنا أتذكر كل شيء تقوله |
Anonim alkolikler çalışıyor çünkü söylediğin her şey güvenli. | Open Subtitles | كان الإجتماع ينجح لأن كل شيء تقوله آمن |
Bak, söylediğin her şey daha çok ilgili olmamı sağlıyor. | Open Subtitles | ، كل شيء تقوله يجعلني مفتون أكثر |
söyleyeceğin her şey muafiyet ve gizlilik kapsamında. | Open Subtitles | كل شيء تقوله محمي من الطرفين |
Burada söyleyeceğin her şey gizli kalacak Luke, merak etme. | Open Subtitles | لكن جديًا، (لوك)، كل شيء تقوله هنا سري تماما. |