Diğerlerinde ne istersen yap ama bu oda olduğu gibi kalacak, kapısı kapalı olacak. | Open Subtitles | افعلى ما تريدين مع الباقى و لكن ستبقى هذه الغرفة كما هى ، مغلقة الابواب |
Sizin olduğu gibi benim için de çok değerli. | Open Subtitles | انها عزيزة و غالية عندى كما هى بالنسبة اليك |
Eğer her şey olduğu gibi devam ederse ona inanma şansları hiç yok. | Open Subtitles | لن يوجد إحتمال إذا بقيت الأمور كما هى الآن |
Şimdilik işlerin olduğu gibi kalmasını istiyorum diyelim. | Open Subtitles | دعنى أقول فحسب أننى أريد أن تبقى الأشياء كما هى الآن |
Her zamanki gibi akşam dokuzda eve geldim. | Open Subtitles | وصلت مقر عملى كما هى العادة فى التاسعة صباحاً |
Ama şimdi isteyeceğim şey hayatında bir kez olsun her şeyi olduğu gibi görmen. | Open Subtitles | و لكنى اطلب منك الآن ان ترى الاشياء كما هى فى الواقع. |
Gökte olduğu gibi yerde de senin iraden olsun. | Open Subtitles | لتكن مشيئتك على الأرض، كما هى في السماء. |
Birbirleri arasında çok kırılgan ilişkileri var, aynı bizim onlarla olduğu gibi. | Open Subtitles | ، حكام النظام علاقتهم هشه ببعضهم كما هى علاقتنا بهم |
Şuanda tek istediğim hayatımın olduğu gibi kalması. | Open Subtitles | أما الآن، أنا فعلاً أود أن تبقى حياتى كما هى بالضبط |
Wally biraz aptal olabilir ama en azından olduğu gibi davranıyor. | Open Subtitles | هل تعلمين.. والى قد يكون خشننا بعض الشىء ولكنه يقول الحقيقة كما هى |
Evet, doğrusu olduğu gibi duruyoruz. Dominik Salvi'yi bugün Rusya'ya götürmek zorundayım. | Open Subtitles | أجل، الحقيقة تظل كما هى لابد أن أعيد "دومنيك سالفي" لروسيا اليوم |
Keşke meseleleri olduğu gibi görebilsen. | Open Subtitles | لو أنك فقط استطعت أن ترى الحقائق كما هى |
Yani final olduğu gibi kalıyor. | Open Subtitles | هذا يعنى ان الخاتمه بقيت كما هى |
Onu olduğu gibi, bir Amerikalı olarak... ilk görüşüm. | Open Subtitles | . ربما بسبب رؤيتها لأول مرة... كما هى كأمريكية. |
Gidişata olduğu gibi göz yummak ya da onu değiştirme sorumluluğu üstlenmek. | Open Subtitles | تتحمل الأشياء كما هى ...أو تتحمل مسئولية تغييرها |
Aslında ben de daha anlayışlı olmalı ve onu olduğu gibi kabul etmeliyim. | Open Subtitles | ...كان يجب ان اكون اكثر تفهماً و ان اتقبلها كما هى |
Biliyorsun, hayat Trinidad'da olduğu gibi değil. | Open Subtitles | " انتى تعرفين ان الحياة ليست كما هى بدونك فى ترينداد " |
Müslüman olmak, tıpkı bugün olduğu gibi kolaydı. | Open Subtitles | عملية التحول كانت بسيطة كما هى اليوم |
Lily her zaman olduğu gibi arkasını kamçılıyordu. | Open Subtitles | إن " ليلي " كانت تعمل على إسمرار ظهره مع قطة كما هى العادة |
Öylece içeri girdi. Tırnakları her zamanki gibi kırmızıya boyanmıştı. | Open Subtitles | لقد دخلت هنا أظافرها حمراء كما هى دائما |
Evet ama, annem her zamanki gibi olayı yanlış hatırlıyor. | Open Subtitles | ان أمى دائما تُسئ الفهم كما هى عادتها |