Nadir görülen bir kalıtsal bozukluk, sistemle alakalı, yavaş ilerleyen, erken yaşlanma hastalığı. | TED | هو أنه اطراب جيني نادر إنه اضراب منتظم إنه يتطور ببطأ ، كمرض الشيخوخة المبكر |
Normalde, işin içinde çok daha karışık bir psikoloji mesela şiddetli bir akıl hastalığı yoksa. | Open Subtitles | ليس عادي, إلا إذا كان هناك نفسية معقدة بالعمل.. كمرض عقلي بارز. |
Kanal tedavisi, düzgün yapılırsa böbrek hastalığı gibi görünmez. | Open Subtitles | تصليح الاسنان ان تم بشكل صحيح لا يبدو كمرض الكلية |
Bu bize sıtmayı bir hastalık olarak elimine etmemize olanak sağlayacaktır. | TED | والذي سوف يعطينا فرصة حقيقية للقضاء على الملاريا كمرض. |
Bugüne kadar tedavi edilemez bir hastalık olarak bilinirdi. | Open Subtitles | إنه شىء فى الوقت الحاضر استُبعد كمرض عُضال. |
[Hangi mevcut tıbbi koşullar insanları daha yüksek riske sokar?] Her şeyden önce, ek hastalık olarak mevcut olan akciğer hastalığı da önemlidir. | TED | [ما هي الظروف الطبية الموجودة مسبقًا التي تضعهم في خطر كبير؟] أولًا وقبل كل شيء، يعد المرض الرئوي الموجود كمرض مزمن مهمًا أيضًا. |
Linda nın hastalığı, birçok kadının hastalığında olduğu gibi, böyle görünüyor. | TED | مرض "ليندا" كمرض العديد من النساء يبدو هكذا. |
Diş sağlığı sorunlarına, burnumuzla ilgili hususlara ve karaciğer hastalığı ve diabet gibi diğer bazı rahatsızlıklara bağlı olarak bazı durumlarda, bahsettiğim yöntemler yeterli olmayabilir. | TED | في بعض الحالات، لا تكون هذه المقاييس كافية نتيجة لمشاكل الأسنان أو حالات الأنف المرضية أو الأمراض النادرة، كمرض الكبد ومرض السكري غير المنضبط. |
Dolaşım sistemi hastalığına bağlı olarak özellikle, miyokardiyal damar tıkanıklığı solunum sistemi hastalıkları kronik akciğer hastalığı gibi astım, anfizem, ve kanser, özellikle akciğer kanseri, gırtlak ve dil kanserini sayabiliriz. | Open Subtitles | تتعلّق بأمراض الجهاز القلبي الوعائيّ، وخصوصاً، احتشاء عضلة القلب وأمراض الجهاز التنفّسي كمرض الانسداد الرئوي المزمن والربو والنفاخ الرئوي والسرطان، وبالتحديد، سرطان الرئة |
Böbrek hastalığı gibi görünen ama olmayan şey nedir? | Open Subtitles | ما الذي يبدو كمرض كلية ولكنه ليس كذلك |
Görüyorsunuz, ayrıca öğreniyoruz ki uzmanlar kendi dönemlerinin sosyal ve kültürel normları tarafından yerleştiriliyor, yönetiliyor - cinsel arzu gösterdikleri için kadınları tımarhaneye yollayan diyelim ki Viktorya dönemi İngiltere’si olsun ya da 1973 yılına kadar homoseksüelliği hala bir akıl hastalığı olarak sınıflandıran Amerika Birleşik Devletlerindeki psikiyatristler olsun. | TED | كما ترون، نتعلم أيضا أن الخبراء يتواجدون، و يُحكمون، عن طريق القواعد الثقافية و الاجتماعية لزمانهم -- سواء كان الأطباء في انجلترا الملكية، مثلا، الذين كانوا يرسلون النساء إلى المصحات عند التعبير عن الرغبة الجنسية، أم الأطباء النفسيين في الولايات المتحدة الذين، حتى عام 1973، ظلوا يصنفون الشذوذ الجنسي كمرض عقلى. |
Ridley'in, NIH'te, insanlar üzerindeki deneylerden çıkardığı notlara göre yaşlanmayı kaçınılmaz bir şey olarak değil, bir hastalık olarak gördüğü anlaşılıyor. | Open Subtitles | ملاحظات " ريدلى " عن التجارب الإنسانية أنه لا يرى الكبر كأمر حتمى و لكن كمرض إنتهازى |
Ridley'in, NIH'te, insanlar üzerindeki deneylerden çıkardığı notlara göre yaşlanmayı kaçınılmaz bir şey olarak değil, bir hastalık olarak gördüğü anlaşılıyor. | Open Subtitles | ملاحظات " ريدلى " عن التجارب الإنسانية أنه لا يرى الكبر كأمر حتمى و لكن كمرض إنتهازى |