Eğer Şanslıysan bu tekniği hayatın boyunca uygulamak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظاً ، فلن تضطر لإستعمال هذه التقنية أبداً |
Bürokrasi yerine getirilmeli. Ama eğer Şanslıysan, yemek vakti evinde olursun. | Open Subtitles | يجب أن يتم إتباع الإجراءات ولكن إذا كنت محظوظاً فستعود للمنزل عند وقت العشاء |
Araya girdiğim için şanslısın. Sana vursaydı, öldürürdü. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظاً أنني قد تشاجرت معك عندما فعلت ذلك لو أنه كان قد أصابك لكان قد قتلك |
Çok Şanslıydın biliyor musun. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنت محظوظاً جدَاً جدَاً كما تعلم |
Geçmişime gelince, dünyanın en harika şehirlerinden birinde sevgi dolu ve yetenekli sanatçıların olduğu bir ailede büyüyecek kadar şanslıydım. | TED | كخلفية، لقد كنت محظوظاً كفاية لأكبر في عائلة من الفنانين الموهوبين و المحبوبين في واحدة من المدن الكبرى في العالم. |
Doktor üzerinde bir kez, neredeyse koşuyor 'için şanslı var. | Open Subtitles | . لقد كنت محظوظاً لمرة واحدة ، كدت أدهس طبيباً |
Şansın varmış. | Open Subtitles | كنت محظوظاً جداً |
O benim sırtımı yağlıyor ve eğer Şanslıysam, ben de onun sırtını yağlayacağım. | Open Subtitles | إنها تحك ظهري وإذا كنت محظوظاً ، سأحك لها |
çok şanslıyım çakmaklı tüfeğini dolduracak zamanı olmadı. Charlie? | Open Subtitles | كنت محظوظاً لانه لم يكن لديه الوقت الكافي لتعبئة بندقيته تشارلي؟ |
Bugün Şansım yaver gitti, hepsi bu. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظاً اليوم، هذا كل ما في الأمر. |
Şanslıysan, tarih sırasına göredir. | Open Subtitles | إن كنت محظوظاً, فإنّها مرتبة زمنيا تقريباً |
Şanslıysan sana PowerPoint sunumunu gösterebilir. | Open Subtitles | لو كنت محظوظاً ربما سوف تُريك عرض البور بوينت |
Mesela, sadık bir elemanı hain gibi göstermek, ...Şanslıysan, düşmanın senin yerine onun icabına bakar. | Open Subtitles | إجعل عميل وفى يظهر كخائن على سبيل المثال وإذا كنت محظوظاً سيأخذونه أعدائك بالنيابه عنك |
- İki torba mal alabilirsen şanslısın. | Open Subtitles | إذا كنت محظوظاً, ربما تستطيع الحصول على كيسين من المخدرات بهذا المبلغ |
Bu kadar hoş bir kardeşin olduğu için ne kadar şanslısın. | Open Subtitles | كم كنت محظوظاً بكون لديك هذة الاخت الجميلة |
Polonya'daki SS işinden sonra askeri mahkemeye çıkmadığın için şanslısın. | Open Subtitles | بعد العمل مع القوات الخاصة في بولندا.. كنت محظوظاً أنك لم تحال للمحكمة العسكرية. |
Tamam. Bugün TV'den sıyırdın. Şanslıydın. | Open Subtitles | حسناً ، لقد اعترفت على شاشه التلفاز اليوم و لكنك كنت محظوظاً |
Bu büyü, milyonda bir işler. Şanslıydın. | Open Subtitles | تلك تعويذةٌ تعمل فقط لمرةٍ واحدة من الألف، لقد كنت محظوظاً |
Sen ise diğer yandan, en bir yakın arkadaşınla beraber sekiz yıl çalışacak kadar Şanslıydın. | Open Subtitles | على أية حال، كنت محظوظاً كفاية للعمل مع أفضل صديق لك لثمان سنوات |
Kariyerimin en başlarında çok şanslıydım. | TED | لقد كنت محظوظاً جداً في بداية عملي في هذ المجال |
Değişimi fark etmiyoruz, çünkü kısa hayatlarımız var, 70, 80, şanslı isek 90 yıl. | TED | نحن لا نلاحظ التغيير لأننا نحيا حياة قصيرة، 70 أو 80 وإن كنت محظوظاً قد تبلغ التسعين. |
Şansın varmış. İyileşeceksin. | Open Subtitles | قد كنت محظوظاً ستكون بخير |
Ve torunlarım olacak kadar Şanslıysam umarım onlar da burada okula gider. | Open Subtitles | وإن كنت محظوظاً بأحفاد آمل لهم ذلك أيضاً |
Bu hafta sonunu bir grup arkadaşımla geçirdiğim için çok şanslıyım. | Open Subtitles | لقد كنت محظوظاً لقضائي نهاية الأسبوع مع مجموعه من الاصدقاء |
Birşeyler bulma konusunda Şansım yaver gitti. | TED | لقد كنت محظوظاً في إيجاد الأحافير |