Önce Johannes Kepler, yörüngelerin kusursuz çember veya katmanlar olmadığını söyledi. | TED | بداية أشار يوهانس كيبلر أن المدارات ليست دوائر أو منحنيات مثالية |
Kepler Tycho'nun gözlemlerini anlayabilmek için yoğun bir ihtirasla çalıştı. | Open Subtitles | تعامل كيبلر بعاطفة شديدة لكى يفهم مشاهدات وملاحظات تيخو براهى |
Fakat Kepler'in keşif sevinci, yerini derin bir hayalkırıklığına bıraktı. | Open Subtitles | لكن شغف كيبلر للإكتشاف تحول فيما بعد إلى حزن وهم |
Adamın adı Keppler. Long Beach'te yaşıyor, tamam mı? | Open Subtitles | (كيبلر) ، إسم الرجل (كيبلر) ، ويعيش في (لونغ بيتش) ، حسناً؟ |
Yargıç Richard Kibler bugün 16 ay hapis cezasına çarptırıldı. | Open Subtitles | حُكم القاضي ريتشارد كيبلر اليوم ب 16 شهر في السجن |
Bay Kebler, strateji geliştirme üzerine konuşursak... | Open Subtitles | سيد كيبلر أفضل أن نتحدث عن البدء في استراتيجية |
Burası yaşlı Keebler'ın yeri. Yavaş yavaş dönelim. | Open Subtitles | كلا إنه مكان كيبلر القديم دعونا نتراجع ببطء |
Tokyo şehrinin siluetinin görüldüğu bu resimde en yeni gezegen avcısı uzay teleskopu Kepler Mission'dan elde ettiğimiz bazı veriler gizli. | TED | في هذه الصورة لأفق طوكيو، قد أخفيت بيانات من أحدث تلسكوب فضائي للتفتيش عن الكواكب قريب منا، بعثة كيبلر. |
Mesela, daha iyi fikir vermesi açısından, son yirmi senedir yaptığımız araştırmalarda Kepler'den önce sadece 400 tane gezegen sisteminden haberdardık. | TED | ولإعطائكم نظرة شاملة، خلال عقدي البحث الأخيرين، تعرفنا فقط على 400 قبل كيبلر. |
Ve biz bu değişimi Kepler sayesinde kusursuz bir şekilde ölçüp, etkilerini takip edebiliriz. | TED | ويمكننا قياس هذا في غاية الدقة باستخدام كيبلر وتتبع آثاره. |
Kepler incelediği her bir yıldız etrafında bir gezegen bulamayabilir. | TED | كيبلر لن يجد كوكبا حول كل نجم ينظر إليه. |
Evet gözlemlemeyi yapan Teleskop Kepler ama araştırmayı yapan bizleriz yani hayatın kendisi. | TED | في حين أن تلسكوب كيبلر والأجهزة هي التي تحدق، إنه نحن، الحياة، من يبحث. |
Geçen yıl Kepler uzay gözlemcileri yakın yıldızların çevresinde yüzlerce gezegen buldular, bu da şu anlama geliyor: sadece kendi galaksimizde bile yarım trilyon gezegen olabilir. | TED | في العام الماضي، وجد مرصد كيبلر الفضائي مئات الكواكب قرب النجوم القريبة، وإذا قمت باستقراء هذه البيانات، فيبدو أن هناك نصف تريليون كوكب فقط في مجرتنا. |
Johannes Kepler, gezegenlerin hareket kanunlarını ortaya çıkaran kişi. | TED | جوهانيس كيبلر هو الشخص الذي اكتشف قوانين حركة الكواكب. |
Ama sistemin ismi aslen Kepler'den geliyor, Kepler teleskobu tarafından keşfedildi | TED | لكن في الحقيقة سُمي النظام بعد كيبلر، واكتُشف باستخدام مقراب كيبلر الفضائي. |
İki gelenek Johannes Kepler'in yaşamı sırasında, iyice birbirlerinden uzaklaşmaya başladılar. | Open Subtitles | بدأ علم الفلك وعلم التنجيم بالتباين فى حياة وآراء العالِم : يوهانس كيبلر |
Kepler zamanındaki gerçek dünya ise mükemmelikten çok uzaktı. | Open Subtitles | لكن العالم الحقيقي فى زمن كيبلر كان بعيداً كل البعد عن الإتقان والمثالية |
Tesadüf eseri Kepler'i yanına katılması için çağırmıştı. | Open Subtitles | الذي بالصدفة أرسل إلى يوهانس كيبلر لكى يشاركه وينضم إليه |
Kepler ilk başta istekli değildi, ama başka seçeneği de yoktu. | Open Subtitles | كيبلر كان ممتنعا فى البداية ، ولكنه لم يكن يملك أى خيار آخر |
Keppler! Adamın adı Keppler. Long Beach'de yaşıyor. | Open Subtitles | (كيبلر) ، إسم الرجل (كيبلر) ، ويعيش في (لونغ بيتش) |
Benim lanet davamda bu orospu çocuğu Kibler yargıçtı. | Open Subtitles | السافل كيبلر كان القاضي في مُحاكمتي الملعونة |
Bay Kebler, hiçbir şey yapmazsanız eşiniz ölecek. | Open Subtitles | سيد كيبلر إذا لم تفعل شيء ستموت زوجتك |
Tek söylemek istediğim, o dışardaki Bayan Keebler'ın Donna olmadığı. | Open Subtitles | كل ما اقوله ان السيدة (كيبلر) ليست (دونا) |
Yargıç Tyrone Kipler. | Open Subtitles | سعادته تايرون كيبلر |