Bak, ikimiz de en küçük şey, ufacık bir umut için çok çaresiz durumdayız. | Open Subtitles | هل أخبرتكِ الشرطة بأي شيء؟ نحن كلانا فاقدين لأبسط شيء |
Bazen ufacık bir şey seni tetikler ve çözülmene sebep olur. | Open Subtitles | لكن يمكن لأبسط الأمور أحياناً أن تدمركَ عاطفياً وتدفعكَ |
Bak, ikimiz de en küçük şey, ufacık bir umut için çok çaresiz durumdayız. | Open Subtitles | هل أخبرتكِ الشرطة بأي شيء؟ نحن كلانا فاقدين لأبسط شيء |
Bir nevi sahil hayvanlarının zihinlerindeki basit dünya gibi. | TED | إنه نوع من الخيال لأبسط عالم لحيوان الشاطئ |
Gazı oluşturanlar sadece en basit elementlerin atomlarıydı. | TED | الغاز كان مكون فقط من ذرات تنتمي لأبسط العناصر، |
Ailemin en basit şeyleri bile planlamadığını hatırlıyorum. | TED | كان لزاماً على أبويَّ التخطيط لأبسط الأشياء |
Bu yüzden ailem ve ben ip üstünde yürüyor, kendimizi açıklıyor, birbirimize saygı duyuyoruz, ama aslında hayatlarımızı yaşayarak birbirimizin çok basit inançlarını geçersiz kılıyoruz ve bu çok zor oluyor. | TED | لذلك ظللت وأبي نسير على هذا الحبل المشدود، مفسرين لوجهات نظرنا، ومحترمين لبعضنا الآخر، ولكن في الواقع، في حالة انكار لأبسط المعتقدات الأساسية لبعضنا البعض ولكن الطريقة التي نمارس بها حياتنا ومازلنا هي طريقة صعبة. |
Neden en basit emirlere bile itaat edemiyorsun? | Open Subtitles | لمَ لا تنصع لأبسط الأوامر؟ |