Ne yazık ki, çoğu ebeveyn çocuklarına uygun bir şekilde tavsiye verecek bilgi ve hukuki bilgi birikimden mahrum. | TED | فلسوء الحظ يفتقر الآباء عادة إلى المعرفة القانونية ليقدموا النصح لأبنائهم. |
Bunun yanısıra, ebeveynler de masallar oluşturmuştu, çocuklarına anlatacakları masallar. | TED | والآباء نسجوا حكايات العائلة أيضًا حكايات ليرووها لأبنائهم. |
Babaların her zaman oğullarına sevgilerini ve takdirleri ifade etmeyi nasıl denediklerini bilirsin. | Open Subtitles | تعلم كم يحب الآباء إظهار حبهم وتقديرهم لأبنائهم |
O babalar oğullarına benim şimdi sana dediğim gibi | Open Subtitles | ومالذي لم يعطوه هؤلاء الآباء الكثيرين ليتمكنوا من أن يقولوا لأبنائهم كما أقول أنا لإبني الآن |
Babalar, çocuklarının iyiliği için gerekeni yapar. | Open Subtitles | حسناً، يفعلوا الآباء ما هو أفضل لأبنائهم. |
Tanrı aşkına hangi anne baba çocuklarının karanlıkta oynamalarına izin verir? | Open Subtitles | أى نوع من الاباء يسمح لأبنائهم باللعب فى الظلام |
Onun keşfi büyüklerimize ve atalarımıza buraya gelme ve çocukları için daha iyi bir yaşam kurma şansı tanıdı. | TED | واكتشافه أعطى أجدادنا وأجدادهم فرصة القدوم هنا وبناء مستقبل أفضل لأبنائهم. |
Örneğin, birçok ebeveyn evdeki günlük işleri yaptığı için çocuklarına cep harçlığı veriyor. | TED | علي سبيل المثال، العديد من الآباء يدفعون لأبنائهم مميزات أو مالا للقيام بالأعمال المنزلية. |
Siz çocuklarınıza, onlar da kendi çocuklarına verecek. | Open Subtitles | و أنتم ستسلمونها لأبنائكم و أبناءكم بدورهم لأبنائهم |
Büyük adamlar, babalarımız kayıplarını, miraslarını fakat kendi çocuklarına değil. | Open Subtitles | الرجال العظماء، آبائنا يصادروا عالمهم، إرثهم ... ولم يصبح لأبنائهم |
Babaların çocuklarına bunu yapmamaları gerekir. | Open Subtitles | ليس من المفترض على الآباء أن تفعل هذا لأبنائهم. |
çocuklarına, bana vermedikleri bir şey vermediler. | Open Subtitles | لم يقدموا اي شيء لأبنائهم الآخرين لم يقدموا لي ايضا |
Ve başka bir kaç bir şey daha kafama dank etti. Bu, sadece şu anda kuzenlerime, ya da mektupları gönderenlere değil, ama bu konsept hiç eskimeyeceğine göre, çocuklarına da ya da torunlarına da yardım edebilir. | TED | ثم بدأت أشياء أخرى في الظهور لم يتوقف الأمر على تعليم أبناء عمومتي فحسب أو هؤلاء الناس الذين يرسلون رسائل بل أن هذه الفيديوهات لن تتقادم مطلقاً وقد تكون مساعدة لأبنائهم أو أحفادهم |
Bunlar, oğullarına ve kızlarına kurşun geçirmez yelek gönderen anneler. | Open Subtitles | هؤلاء أمهات أيضاً قاموا بإرسال سترات واقيه لأبنائهم وبناتهم |
Rus analarının cephedeki oğullarına gönderdikleri mektuplara bir kulak verin. | Open Subtitles | إسمعوا خطابات الامهات الروس لأبنائهم على الجبهة فيلوديا . |
oğullarına aitler. | Open Subtitles | انها ملك لأبنائهم |
Bazı anneler boyunlarına çocuklarının resmini asar. | Open Subtitles | بعض الأمهات ترتدن ميدالية مفاتيح عليها صورة لأبنائهم |
Ebeveynler bu cihazın çocuklarının sosyal gelişimlerini engellemesinden, kalkıp hareket etmekten alıkoyacağından korkuyorlar. Nasıl oluyorsa, bunun çocukluğu bozacağını düşünüyorlar. | TED | الآباء قلقون جدًا من أن هذا الجهاز سيعيقُ النمو الاجتماعي لأبنائهم. وسيمنعهم من النهوض والتحرك، وأنه بطريقة أو بأخرى، سيعرقلُ مرحلة الطفولة. |
Kendi çocuklarının bakıcıları var. | Open Subtitles | لديهم خادمات لأبنائهم |
Odaya bakınca, ailelerin çocukları için katlandıklarını düşündüm. | Open Subtitles | وعندما نظرت حول الغرفة فكرت حول الأشياء التي يفعلونا الأباء لأبنائهم |
Elektrik, su, çocukları için derslikler. | Open Subtitles | الكهرباء، والمياه الجارية و فصول دراسية لأبنائهم |
Elektrik, su çocukları için okullar. | Open Subtitles | الكهرباء، والمياه الجارية و فصول دراسية لأبنائهم |