Ama muhtemelen bakınmaya devam edeceğim. Sadece yoluma hiçbir şeyin çıkmayacağından emin olmak için. | TED | لكني على الأرجح سأبقى أنظر إلى فوق فقط لأتأكد بأن لا شيء يهوي علي. |
Hiçbir şey olmayacağına emin olmak için elimden geleni yapıyorum. | Open Subtitles | أفعل كل ما بوسعيّ، لأتأكد بأن لا يحدث ذلك. |
Otomo'nun güvende olduğundan emin olmak için. | Open Subtitles | لأتأكد بأن أوتومو محمي بشكل جيد |
Sen buralara bak. Ben arka tarafa gidip güvenli mi diye bakacağım. | Open Subtitles | أنت تفقد المكان هنّا، وأنا سوف أخرج لأتأكد بأن كل شيء آمن. |
Hastaneye gidiyorum. Caitlin iyi mi diye bakacağım. | Open Subtitles | سأذهب إلى المستشفى لأتأكد بأن الأمور على ما يرام |
Böyle bir şeyin bir daha yaşanmayacağına emin olmak için buradayım. | Open Subtitles | وأنا هنا لأتأكد بأن هذا لن يحدث مجدداً |
Sanırım biraz yürüyüşe çıkıp, etrafa bakacağım o serserilerin kesin gittiğinden emin olmak için. | Open Subtitles | أتعرفون؟ أعتقد أنني سأخرج لأتمشى، وألقي نظرة على الجوار لأتأكد بأن هؤلاء الـ(رافيين) قد رحلوا |