Hâlâ nefes aldığından emin olmak için ağzının yanına bir ayna koyardım. | Open Subtitles | كنت أضع مرآة إلى جانب فمك لأتأكّد من أنك لا تزال تتنفس |
Deli olmadığımdan emin olmak için gözetleme kasetine bakmak istedim. | Open Subtitles | أردت أن ألقي نظرة على شريط المراقبة لأتأكّد من أني لم أكن مجنونة. |
Ben de aramızın iyi olduğundan emin olmak için çiftler terapistini görmeye gitmek istedim. Sonra da hangisi daha iyi uyuyor diye birkaç tanesine gittim. | Open Subtitles | أردتُ مقابلة معالجٍ نفسيّ، لأتأكّد أنّنا على ما يرام، لذا قابلتُ البعض لأرى المناسب. |
O eski barın hâlâ yerinde durduğundan emin olmak için yani. | Open Subtitles | لأتأكّد أنّ الحانة القديمة مازالت واقفة. |
Zamanında dışarı çıktığından emin olmak için seni aramaya çalıştım. | Open Subtitles | حاولت الإتّصال بك لأتأكّد بأنّكِ خرجتِ في الوقت المناسب. |
Güvenli olduğundan emin olmak için.. karanlık çökene kadar beklemem gerekti. | Open Subtitles | اضطررت أنْ أنتظر ليخيّم الظلام لأتأكّد أنّ الوضع آمن |
Rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama herşey yolunda mı diye emin olmak için uğradım. | Open Subtitles | آسف لإزعاجك، ولكني أتيت لأتأكّد من أنّ... أنّ كل شيء... |
Lüksemburg'daki hesabın doğru açıldığına emin olmak için 10 bin dolar çekmek istiyorum. | Open Subtitles | إنّما أرغب بسحب الـ10 آلاف دولار لأتأكّد من إعداد حساب (لوكسمبورغ) بشكل صحيح |
Bu gerçek Max. Açıkçası üç kere delirmediğime emin olmak için kontrol ettim. | Open Subtitles | إنّه حقيقيّ يا (ماكس)، بالحقيقة، راجعتها ـ 3 مرّاتٍ لأتأكّد أنّي لستُ مجنونًـا. |
Alacağından emin olmak için FedEx'te sırada bekledim. | Open Subtitles | (لقد أرسلتها عن طريق شركة (فيدكس لأتأكّد من وصولها في الوقت المُحدّد |
Üstelik zamanında alacağından emin olmak için FedEx'te sıra bekledim. | Open Subtitles | (لقد أرسلتها عن طريق شركة (فيدكس لأتأكّد من وصولها في الوقت المُحدّد |
Takip edilmediğimden emin olmak için. | Open Subtitles | لأتأكّد ألاّ يوجد من يتتبّعني |
Bilmiyorum ama emin olmak için Nigel'in mezarına gittim. Kazdım baktım. | Open Subtitles | لا أعرف، لكنّي ذهبتُ لقبر (نايجل) لأتأكّد فحسب. |