O andan itibaren sadece senin için varım. | Open Subtitles | من تلك اللحظة فصاعدا أنا موجود لأجلك فقط |
Evet, ama itiraf etmeliyim ki, bunu sadece senin için yapmadım. | Open Subtitles | حسنًا ، عليّ أن أعترف بأني لم أفعلها لأجلك فقط |
Aslında Cleveland Hastanesi'ne sözüm var, ama o zamana kadar sadece senin için çarpacak. | Open Subtitles | إنه تعاهد لعيادة كليفلاند لكن حتى ذلك الحين, إنه ينبض لأجلك فقط |
Bir de bunu dünyanın herhangi bir yerinde sadece senin için giydiğimi düşün. | Open Subtitles | تخيلنى ألبس هذا لأجلك فقط فى أى مكان فى العالم |
İşten önce 500 dolar sadece senin için. | Open Subtitles | خمسمائة دولار مقدماً لأجلك فقط |
Şok kelepçeleri, onları sadece senin için yaptım. | Open Subtitles | أصفاد صادمة، صنعتهم لأجلك فقط. |
Bu sadece senin için. | Open Subtitles | إنه قد قُطِفَ لأجلك فقط |
Ben sadece senin için sert olacağım. | Open Subtitles | ساكون منتصباً لأجلك فقط |
Ben sadece senin için sert olacağım. | Open Subtitles | ساكون منتصباً لأجلك فقط |
sadece senin için değildi. | Open Subtitles | لم يكن ذلك, لأجلك فقط |
Hayır... sadece senin için değil. | Open Subtitles | لا , ليس لأجلك فقط |
sadece senin için değil. | Open Subtitles | ليس الأمر لأجلك فقط |
Şerif Pope sadece senin için yeni bir dondurma çeşidi getiriyor. | Open Subtitles | سيحضر المأمور (بوب) نكهة مثلجات جديدة لأجلك فقط |
sadece senin için. | Open Subtitles | لأجلك فقط |
Bir hediye. sadece senin için, Marc için değil. | Open Subtitles | هدية لأجلك فقط (ليس (مارك |
sadece senin için. | Open Subtitles | لأجلك فقط |