Hank evet dedi, ama tekrar gelir mi Kimse bilemez. | Open Subtitles | لكن فيما إذا كانَ سيَحضُر فلا يُمكنُ لأحدٍ أن يُخَمِن |
birine uzun süre bakamayışın bundan. | Open Subtitles | وهذا هو سبب عدم قدرتك على النظر لأحدٍ فترة طويلة |
Bak, kimseye borçlu falan değilsin ama şu an dışarıda kar fırtınası var. | Open Subtitles | حسنٌ, اسمعي. أنتٍ لا تدينين لأحدٍ بشيء، لكن ثمة عاصفةً ثلجية في الخارج، |
Burası...bir suç mahalli, yani, teknik olarak burada Kimsenin olmaması gerekiyor. | Open Subtitles | هذا.. مسرح جريمة لذا، عملياً، لا ينبغي لأحدٍ أن يكون هنا |
birinin işini elinden almasına izin vermek nasıI bir salaklıktır? | Open Subtitles | أيّ نوع من الحماقة هذه لتسمح لأحدٍ أن يأخذ وظيفتك؟ |
Ya da başka biriyle ilgilenemeyecek kadar bencil olduğun için. | Open Subtitles | أو لأنكِ أنانيه أكثر من أن تهتمي لأحدٍ آخر |
"Ama böyle bir şeyi birisine nasıl anlatabilirsiniz ki?" | Open Subtitles | و لكِن كيف يُمكن لك أن تشرح شيئاً كهذا لأحدٍ ما ؟ |
Raul Hernandez öldürülmeli, ama o kadar paranoyak ki yanına kimseyi yaklaştırmıyor. | Open Subtitles | يَجِبُ قَتلُ راؤول هيرنانديز لكنهُ مُرتاب جِداً لَن يَسمحَ لأحدٍ بالاقترابِ مِنه |
Sonra evine gittin ve bilgisayarından mail yolladın böylece Kimse ortadan kayboluşu hakkında seninle ya da kulüple bağlantı kuramayacaktı. | Open Subtitles | وبعد ذلك ذهبت إلى منزله وأرسلت رسائل إلكترونيّة من حاسوبه، بحيث لا يُمكن لأحدٍ أن يربط إختفاؤه بالنادي أو بك. |
O kadını duydun. Gelin oraya çıkmadan Kimse para mara almıyor. | Open Subtitles | سمعتِ تلك المرأة، لا يتم الدّفع لأحدٍ حتّى تمشي العرس بالممر. |
Neredeyse bunu Kimse yapamaz. | TED | أعني، لا يمكن لأحدٍ آخر تقريباً القيام بذلك. |
Ben birine zaman ayırıyorum sonunda sen beni takip edip onu taciz ediyorsun. | Open Subtitles | وإن خصّصتُ وقتاً لأحدٍ سواك فسينتهي بك الأمر وأنت تلاحقني وتحرجه |
Ben bu kapıdan ilk sefer girdim Başkan Bey! Bu lafları da ilk sefer birine söylemek mecburiyetinde kaldım. | Open Subtitles | هذه أول مرة أخطو بها لهذا الباب وهذه أول مرة أقول بها هذا لأحدٍ |
Hiç onun yalnız olabileceğini ve tatilini geçirebileceği birine ihtiyaç duyduğunu düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكّرت قبلاً أنّهاتشعر بالوحدة، وأنّها بحاجة لأحدٍ يقضِّ معها عطلاتها؟ |
Oğlum dışında kimseye ayıracak vaktim yok. Çünkü pek vakti kalmadı. | Open Subtitles | ليس لدى وقتُ لأحدٍ غيره، لأن ليس لديه الكثير من الوقت. |
Pekâlâ, bu kimseye söylemediğim bir şey. Eşimi tanıdığım yirmi yıldan beridir onu asla aldatmadım. | Open Subtitles | حسناً، هذا أمر لم أخبره لأحدٍ قطّ إنّه سرّي الفظيع |
Eşiğini hayali bir şekilde yüksek tutup gerçek kimliğini kimseye gösteremeyecek olmanın tam tersini yapıyor yani. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك فأنت ترفع معيارك بدرجةٍ غير واقعيّة لكي لاتضطرّ أبداً لإظهار حقيقتك لأحدٍ آخر ؟ |
Biliyorsun, çok rahat ettiğin ve hiç Kimsenin seni bulamayacağı o yere. | Open Subtitles | تهربين إلى المكان الذي تعودتِ عليه إلى ذاك المكان الذي لا يمكن لأحدٍ العثور عليك فيه |
Tanrım, bunu Kimsenin bilmesini neden istediğimi bilmiyor musun? | Open Subtitles | ربّاه, تعلمين جيداً لِمَ لا أريد لأحدٍ أن يعلم عن هذا الهراء. |
bir gün birinin bunu söylemesini bekliyordum ama ondan beklemezdim hiç bunu duydun mu Marge? | Open Subtitles | كان مقدّراً لأحدٍ ما أن يقول ذلك، ولكن لم أتوقع أن يكون هي هل سمعت ذلك؟ |
"Haberler yayılıyor" dediniz. Daha önce bunun başka birinin de başına geldiğini duydunuz mu ? | Open Subtitles | قلتِ أنّكِ سمعتِ أقاويل، آسف لكنْ هل سمعتِ حدوث هذا لأحدٍ آخر؟ |
Siz ikiniz ailemin şirketimi kurtarmama yardım etmeyeceksiniz edebilecek biriyle konuşmaya gidiyorum. | Open Subtitles | إن لم تساعداني لإنقاذ شركة أسرتي، فسألجأ لأحدٍ يساعدني. |
- Gerçekten, adımlarını Senin için sayacak birisine ihtiyacın yok. | Open Subtitles | من الواضح أنّكِ لا تحتاجين لأحدٍ لكي يحسب الخطوات نيابة عنكِ |
FBI'ın kimseyi vurup öldürdüğünü ya da bankayı bastığını duymadım. | Open Subtitles | لا أسمعُ شيئاً حيالَ قتلهم لأحدٍ أو إقتحامهم للبنكِـ عنوةً |
Daniel'ın ihtiyaçlarını karşılayıp hem de başkasına vakit ayıramazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع إعطاء دانييل ما يريد ويكون لديك مساحة لأحدٍ آخر |