Size, projenizin ne kadar kısıtlı zamanı olduğunu söylememe gerek yok. | Open Subtitles | أنا لا احتاج لأخبارك بمدى أهمية التوقيت لمشروعك أنا أفهم المتطلبات |
Bunun Prop 37 kampanyasına ne yapacağını söylememe gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي لأخبارك ما سيفعله هذا الأمر في الحملة |
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama cumartesi günü veda konuşmasını sen yapmayacaksın. | Open Subtitles | , آسف لأخبارك بهذا, لن نستلم خطابك الختامي يوم السبت لماذا؟ |
Size bunu söylediğim için üzgünüm ama bu durumda artık sizin hizmetinize ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | نحن نأسف لأخبارك.. أن خدماتك ليست مطلوبة الآن فيما يتعلق بهذه القضية. |
Patron bunu söylemenin sırası mı bilmiyorum ama 10 kişilik masa gelmeyecek galiba. | Open Subtitles | يا رئيس، لا أعرف إن كان هذا وقت جيد لأخبارك بهذا أم لا .. لكن أظن أن المجموعة المكونة من عشرة لم تأتي |
Bir tanem, biliyor zaten. Sana söylemek için uygun vakti kolluyorduk. | Open Subtitles | حبيبي أنه بالفعل عالم بالأمر ولكننا كنا ننتظر الوقت المناسب لأخبارك |
Ve bazen, bu size neyi bilmeniz gerektiğini söylemeye yeter. | Open Subtitles | وفى بعض الأوقات يكون هذا كافياً لأخبارك ما تريد معرفته |
Peki, bulgularını size anlatmak için telefon ettiğinde kendi bulgularınızı değiştirdiğiniz doğru mu? | Open Subtitles | وأليس صحيحا بأنها عندما أتصلت بك لأخبارك عن النتائج التي توصلت إليها أنت غيرت نتائجك؟ |
-Adamların yakalanır ve benimle bağlantıları bulunursa hükümetin aileme, işime neler yapacağını söylememe gerek yok sanırım. | Open Subtitles | .. لا أعتقد أنني بحاجة لأخبارك ما ستفعله الحكومة لعائلتي لأعمالي إذا تم الأمساك بعملائك و تم ربطهم بي |
-Adamların yakalanır ve benimle bağlantıları bulunursa hükümetin aileme, işime neler yapacağını söylememe gerek yok sanırım. | Open Subtitles | .. لا أعتقد أنني بحاجة لأخبارك ما ستفعله الحكومة لعائلتي لأعمالي إذا تم الأمساك بعملائك و تم ربطهم بي |
Henry bunu söylediğim için özür dilerim ama o Jacob değil. | Open Subtitles | ( (هنري... أنا آسفٌ لأخبارك بهذا, لكنه ليس (جايكوب) |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama Jessica öldü. | Open Subtitles | آسف لأخبارك هذا لكن (جيسيكا) توفَت |
Belki de bana söylemenin başka bir nedeni vardır. | Open Subtitles | ربما هناك سبب آخر لأخبارك لي, |
Sana söylemenin bir yolunu aradık. | Open Subtitles | كنا نحاول إيجاد طريقة لأخبارك |
Sanırım bunu sana söylemek için uygun bir zaman evlat. | Open Subtitles | تعرف، ياإبني، أعتقد بأنه من المحتمل أن يكون هذا هو الوقت الصحيح لأخبارك |
"Never Had"in en sevdiğim 10 şarkıdan biri olduğunu söylemek için buraya geldim. | Open Subtitles | أنا فقط قدمت لأخبارك عن اغنية "ماكان واحده من الاغاني العشرة المفضلة لدي. |
Buraya konuşmak için değil duruşmanda şahitlik yapıp asılacağından emin olma niyetinde olduğumu söylemek için uğradım. | Open Subtitles | , الآن , أنا توقفت , ليس للتحدث لكن لأخبارك بأنني أنوء الأدلاء بشهادتي |
Yarın beni kanser ameliyatına alacaklarını söylemeye geldim. | Open Subtitles | جئت لأخبارك بأنهم سيجرون عملية لي غدا للسرطان |
Elbette bunları size anlatmak zorunda değilim. | Open Subtitles | بالطبع لست مضطراً لأخبارك بهذا |