| Ondan ayrıldığım zaman sana söylemek için aradım. | Open Subtitles | وعندما قطعت علاقتي به إتصلت بك لأخبرك بهذا |
| Başından çok fazla şey geçti ve bunu sana söylemek için doğru zamanı kolluyordum... | Open Subtitles | إنّك كنت مشغولة جدًّا، وكنت أحاول إيجاد وقت مناسب لأخبرك بهذا: |
| Şey bu biraz kişisel ama uzun zamandır Sana bunu söylemek istiyordum. | Open Subtitles | إنه نوعاً ما شخصي ولكنني ظللت أنتظر لأخبرك بهذا منذ وقت كافي |
| Sana bunu söylememe gerek yok zaten, degil mi? | Open Subtitles | ولكن لست بحاجة لأخبرك بهذا. |
| Sana bunu söylememe gerek yok zaten, değil mi? | Open Subtitles | ولكن لست بحاجة لأخبرك بهذا. |
| Sana söylemek için dönmeni bekliyordum. | Open Subtitles | كنت منتظراً عودتك لأخبرك بهذا |
| Bunu sana söylemek için geldim. | Open Subtitles | أتيت لأخبرك بهذا |
| Evet. Ama sana söylemek için geldiğim şeyler gerçek. | Open Subtitles | صحيح، لكنّي جئت لأخبرك بهذا... |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 