Bu duruma gelmek için çok çalıştım, beni anladın mı? | Open Subtitles | لقد عملت بجِهد لأصل إلى هذا المركز. أتفهمني؟ |
Bulunduğum yere gelmek için zenginlerin iki katı çalışmam gerekti. | Open Subtitles | وإضطررت للعمل ضعف ما يقوم به الأولاد الأغنياء لأصل إلى ما أنا عليه. |
- Grent, buraya gelmek için neler çektiğimi hayal bile edemezsin. O yüzden, işine ve kellene değer veriyorsan, geçmeme izin verirsin. | Open Subtitles | لا يمكنك تخيل ما خضته لأصل إلى هنا، لذا إن كنت تقدر عملك ، فستدعني أدخل |
Patenlerle buraya gelmem her zamankinden 14,5 saniye az sürdü. | Open Subtitles | لقد أنقصت 14 ثانية ونصف من الوقت الذي يستغرقني عادة لأصل إلى هنا. |
Şehrin öteki ucundayım. Oraya gelmem en az bir saat sürer. | Open Subtitles | أنا في جانب المدينة الآخر، سأستغرق ساعة على الأقل لأصل إلى هناك |
Hey! Bugünlere gelebilmek için götümden terler akıttım! Önemli biri olmak istedim! | Open Subtitles | اسمع، بذلت جهداً كبيراً لأصل إلى ما أنا عليه اليوم، أردت أن أصبح مُهماً |
Bak, buraya gelmek için çok çalıştım. İnan bana, daha fazla mutlu olamazdım. | Open Subtitles | أنظر , لقد عملت بجد لأصل إلى هنا صدقني . لم أكن بهذه السعادة من قبل |
Buraya gelmek için iki barikattan geçtim. | Open Subtitles | كان علي تجاوز حاجزين على الطريق لأصل إلى هنا. |
Ben ise bir yerlerimi yırtıyorum 6 yıldır şu anda bulunduğum yere gelmek için. | Open Subtitles | أنا عملت بجد لستة سنوات لأصل إلى المكان الذي أنا فيه ، و هذه الأمور للتصوير |
anahtarım veya param yok, buraya gelmek için 40 blok yürümek zorunda kaldım, içeri girip ve arkadaşlarımı görmeye ihtiyacım var. | Open Subtitles | لذا توجب علي سير 40 بناية لأصل إلى هنا و أريد فقط أن أدخل للداخل لأرى أصدقائي |
Bulunduğum konuma gelmek için hayatım boyunca çok çalıştım. | Open Subtitles | لقد عملت طيلة حياتي لأصل إلى ما أنا عليه. |
O kısma gelmek için daha 20 yılım var. | Open Subtitles | أمضيت 20 سنة من حياتي لأصل إلى هذا الجزء |
Buraya gelmek için gerçekten çok uğraştım. | Open Subtitles | حسناً ، في الواقع لقد مررت بالكثير لأصل إلى هنا |
Buraya gelmek için 500 mil yol teptim. | Open Subtitles | قطعت مسافة 500 ميل لأصل إلى هنا |
Bunca yıl sonra, buraya gelmek için vazgeçtiğim onca şeyden sonra fedakarlık hiç bu kadar büyük gözükmemişti. | Open Subtitles | بعد كل هذه السنوات... بعد كل شيء فعلته لأصل إلى هنا... التضحية لم تكن عظيمة أكثر مما هي عليه الآن |
Şehrin öteki ucundayım. Oraya gelmem en az bir saat sürer. | Open Subtitles | أنا في جانب المدينة الآخر، سأستغرق ساعة على الأقل لأصل إلى هناك |
Bu noktaya gelmem 10 yıIımı aldı. | Open Subtitles | لقد إستغرقني الأمر 10 سنوات لأصل إلى هنا |
gelmem uzun sürdüğü için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف، أخذ مني الكثير من الوقت لأصل إلى هنا |
Sizin özgürlüğü rahatça yaşadığınız şu Amerika'ya gelebilmek için ne kadar acı ve işkenceye katlandığımı tahmin bile edemezsin. | Open Subtitles | فأنت لا علم لك بما تكبدته من معاناه وألم لأصل إلى أمريكا حتى أحظى بالحرية التى لا تقدرها |
Ve bugün buraya gelebilmek için neler yaptım bilemezsin. | Open Subtitles | ولا سيّما جهلك بما عانيت منه اليوم لأصل إلى هنا |
Ronin! Buraya gelebilmek için kaç Boggan patakladım, bir bilsen. | Open Subtitles | أوتعلم كم عدد الـ"بوغان" الذين اضررت لقتالهم لأصل إلى هنا؟ |