Aileme yemek yapmak için her gün algoritma kullanırım. | TED | أستخدمُ الخوارزميات كل يوم لأصنع وجبة غذائية لأسرتي. |
Defol evlat, ekmek yapmak için kemiklerini un ufak etmeden. | Open Subtitles | ابتعد يافتى قبل أن أطحن عظامك لأصنع خبزي |
Kendime kıyafet yapmak için kumaş almak istiyorum. | Open Subtitles | أرغب بشراء بعض القماش لأصنع لنفسي بعض الملابس |
Demirden bir dünyaya geldim altından bir dünya yaratmak için. | Open Subtitles | ...لقد جئت في عالم من حديد لأصنع عالماً من ذهب |
Büyük bir şey yapmak için, bir farklılık yaratmak için. | Open Subtitles | لأفعل شيئًا كبيرًا , لأصنع الفارق |
Şirketin sahibi, daha atletik robotlar yapmam için baskı yapıyordu. | Open Subtitles | صاحبة الشركة كانت تضغط عليّ لأصنع آلي أنيق |
Senin için bu şovu yapmak için bir düzine belaya bulaştım. | Open Subtitles | لقد مررت بالكثير من المتاعب لأصنع هذا البرنامج لك |
Bu yüzden, bu şeyi yapmak için bu kadar uğraşıyorum. | Open Subtitles | وهذا سبب اجتهادي في عملي لأصنع هذا الشيء |
Bu filmi yapmak için sayısız ders kaçırdım. | Open Subtitles | لأصنع هذا الفيلم ، وجب عليّ التغيب كثيراً عن المدرسة |
Balkon kapılarımı açıp, taze beyaz ketenler gibi düşen karı izlemek ve kardan melekler yapmak için caddenin karşısındaki parka koşmak. | Open Subtitles | افتح باب شرفتي وأرى الثلج يتساقط مثل الكتان الأبيض النقي وثم أركض عبر الشارع الى المنتزه لأصنع ملائكة الثلج |
İsim yapmak için tek bir şansım var, kendim için, gerçekten iyi bir iş yapmak için. | Open Subtitles | لدي فرصة واحدة لأصنع إسماً . لنفسي و يجب أن أنجح بهذا |
Daha fazla prototip yapmak için Transformium'a ihtiyacım var. Hemen. | Open Subtitles | أحتاج المزيد من المعدن، والآن، لأصنع المزيد من النماذج |
Gidip biraz domates bulurum, hamur yoğururum ve peynir yapmak için inek sağarım, ne gerekiyorsa yaparım. | Open Subtitles | بوسعي البحث عن الطماطم و طحن بعض الطحين و يمكنني أنْ أحلب بقرة لأصنع بعض الجبن, مهما يكن |
O peruğu yapmak için kaç tane oyuncağın saçını yolduğumu biliyor musun? | Open Subtitles | ألديكِ اي فكرة كم دمية قد أضطررت أن أسلخ فروة رأسها لأصنع هذا الشئ؟ |
Bunları 2001 yılında bilgisayar objeleri yapmak için Tokyo'ya götürdüm. | TED | لقد أخذتهم معي إلى "طوكيو" في العام 2001 لأصنع أشكال بإستخدام الحاسوب. |
Yol yapmak için biraz daha dal getireyim. | Open Subtitles | ، سأحضر المزيد من الأغصان لأصنع ممراً |
Sadece pasta yapmak için bir kaç elma. | Open Subtitles | إنها مجرد بضع تفاحات لأصنع فطيرة |
Bir Kimera yaratmak için sebebim yok. | Open Subtitles | ليس لدي سبب لأصنع الوهم |
Yeni nesil avcıları yaratmak için. | Open Subtitles | لأصنع جيلًا من الصيادين |
Tabelayı çalacağım, ve onlar bana yenisini yapmam için para ödeyecekler! | Open Subtitles | سأسرق اللوحة ثمن يدفعون لي لأصنع لهم واحدةً أخرى |
Haskell beni ona patlayıcı yapmam için tuttu. | Open Subtitles | لأصنع له متفجرات. |