Galaksinin her tarafında bilginin güçle ilgili olduğunu bilecek kadar uzun bir süredir dolaşıyorum ve Eskiler'in teknolojilerinin ve geride bıraktıkları bilgilerin bunların içinde en güçlüsü olduğunu anladım. | Open Subtitles | سافرت حول المجرة بما يكفي لأعرف أن المعرفة قوة وفهم تقنية القدماء هي المعرفة الأقوى |
Sakin olmanın iyi olduğunu bilecek kadar bu durumlara düştüm. Tamam mı? | Open Subtitles | لأنني مررت بهذه الحالة بما يكفي لأعرف أن ذوي الرؤوس الهادئة هم من ينتصرون، حسناً ؟ |
Arkadaşlarından daha zekisin. Buranın benim değil senin gerçekliğin olduğunu bilecek kadar zekiyim. | Open Subtitles | أنت أذكى من أصدقائك - ذكي بما يكفي لأعرف أن هذا عالمك - |
Yani, sana inanmak isterim, ama bunu bilmek için yeterince kadınla birlikte oldum, bu kadar hızlı olamaz. | Open Subtitles | أعني, أريد أن أصدقك, لكني كنت مع نساء كثيرات لأعرف أن هذا لا يحدث بسرعه |
Kaderinde harika şeylerin olduğunu bilmek için medyum olmama gerek yok, Prentiss. | Open Subtitles | حسنا , ليس علي أن أشاهد رؤيا لأعرف أن مصيرك عظيم , برينتس |
Daima bir gerekçe olması gerektiğini bilecek kadar detektif hikâyesi okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت العديد من القصص البوليسية لأعرف أن هناك دافع دائماً |
Daima bir gerekçe olması gerektiğini bilecek kadar detektif hikâyesi okudum. | Open Subtitles | لقد قرأت العديد من القصص البوليسية لأعرف أن هناك دافع دائماً |
Ama bu konteyneların iki kapısı olduğunu bilecek kadar zekiyim. | Open Subtitles | لكني بذكاء كافٍ لأعرف أن لكلّ مِن هذه الحاويات بابَين! |
- 15 yaşındaki kızımdan duymak istediğim son şey olduğunu bilecek kadar yaşlı. | Open Subtitles | - ... عمر كافي لأعرف أن هذا - ... هو آخر شيء أود سماعه من ابنتي البالغة من العمر 15 عاماً |
Ama bir şeyin mümkün olduğunu bilmek için yeterince şey biliyorum. | Open Subtitles | ولكني أعرف ما يكفي لأعرف أن كل شيء مُمكنًا |
Sayın Kongre üyeleri, Beyaz Saray'da bir sahtekârın yaşadığını bilmek için Washington Herald'ı okumama gerek yok. | Open Subtitles | حضرة أعضاء الكونغرس لست بحاجة لصحيفة (واشنطن هيرالد) ...لأعرف أن وغداً يعيش في (البيت الأبيض) |