Basının cevap beklediğinden eminim ama şu an bunu vermek için hazır değilim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنّ الإعلام يريد رداً لكنني غير جاهزة لأعطيهم إياه حتى الآن |
birleştirip barışçıl direniş için kullanarak bizim neslimizin bu dünyada yarattığı dağınıklığı bir nebze olsun toparlayacaklarına dair bir umut beslemek ve onlara hak vermek için yeterli bir sebep. | TED | و هذا كاف لي لأعطيهم الفضل و الأمل أنهم سيجدون مهاراتهم و شجاعتهم لإستخدام الكفاح السلمي و يصلحون و لو جزءاً ضئيلاً من هذه الفوضى التي يقوم بها جيلنا حول العالم. |
- Eğer buradaki işimi vermek için kandıracak birini bulursam. | Open Subtitles | لأعطيهم حياة المدينه لأنطونيو باي |
İfade vermek için ...karakola gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب إلى مركز الشرطة لأعطيهم إفادة. |
Oraya fidye vermek için gittim. | Open Subtitles | ذهبت هناك لأعطيهم المال |