Kimseye verecek bir şeyim yoktu ve hiçkimsenin de bana verecek bir şeyi yoktu. | TED | لم يكن لدي شيء لأقدمه ولم يكن لأحد أي شيء كي يقدمه لي |
Cebimde bir 10'luğum var. Sana verecek hiçbirşeyim yok ve bunu biliyorum. | Open Subtitles | لدي عشر دولارات في جيبي وليس لدي شيء لأقدمه لك.. |
Birdaha ki sefere size verecek birşeyim olursa, söyleyin. | Open Subtitles | في المرة القادمة، لما يكون لديّ شيء لأقدمه لك، أخبريني. |
İkram edecek kuru bir bisküvimin bile olmadığına inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تصدقي ذلك؟ ليس عندي طبق من الكعك القديم حتى لأقدمه لكِ. |
Bu iyi. Çünkü size ikram edeceğim bir şey yok. | Open Subtitles | هذا حسن, لأنه لاشئ عندى لأقدمه |
Sana sunabilecek başka bir şeyim yok, ne gerekiyorsa yap. | Open Subtitles | ليس لديّ شئ آخر لأقدمه لك افعل ما تريده - |
- Tabi, biliyorsun, bağımsız bir ajanım ve profesyonel ve kişisel olarak önerebileceğim çok şey var. | Open Subtitles | نعم، أعني أنا عميل حر أتعلمين، مع الكثير لأقدمه سواء مهنياً وشخصياً |
Ama şirket arkadaşımız, John, ki elimde ona verecek hiçbir şey yok bir sonraki albümün için çok sabırsızlanmaya başladı. | Open Subtitles | ولكن صاحل العلامة التجارية , جون , والذى ليس لدي شيئا لأقدمه له أصبح غير صبورا ويريد ألبوما جديدا |
Genç bir kadın vardı evlenmek istediğim, ama ona verecek hiçbir varlığım yoktu. | Open Subtitles | وكانت هنالك امرأة شابّة.. كنت أتمنّى الزواج بها, لكن لم تكن لديّ فرص لا شيء لأقدمه.. |
Herkesin benim verecek bir şeyim olmadığını düşünmesinden bıktım. | Open Subtitles | لقدد مللت من إفتراض الجميع بأنني لا أملك أي شيء مفيد لأقدمه |
Dünyamı, oğlumu, her şeyimi ve elde avuçta verecek bir şeyim kalmadı artık. | Open Subtitles | عالمي،إبني،كل شيء ولم يتبقى لي شيء لأقدمه |
Köpüklerim, kafam ve biramdan başka verecek bir şeyim olmamasına rağmen, ve promosyon nihaleler dışında, | Open Subtitles | حتى لو لم أملك شيئا لأقدمه سوى الزبد خاصتي، رأسي والجعة |
verecek ya da paylaşacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ من شيء لأقدمه أو شيء أتشارك به |
verecek, sunacak çok şeyim var. | Open Subtitles | عندي الكثير كي أعطيه والكثير لأقدمه |
Artık verecek bir şeyimin kalmadığını hissediyorum. | Open Subtitles | والأن أشعر أنه ليس لدي شيء لأقدمه |
Size verecek çok şeyim yok. | Open Subtitles | لا أملك الكثير لأقدمه لك |
İkram edecek kuru bir bisküvimin bile olmadığına inanabiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تصدقين أني حتى لا املك أي شـيء لأقدمه لك مع الشـاي |
Sana ikram edeceğim birşeyler olsadı keşke ama.... | Open Subtitles | أتمنى لو كان لديّ شيء لأقدمه لك, ولكن |
Bu gruba sunabilecek pek bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | لم يكُن لديّ شيء يُذكر لأقدمه لهذه المجموعة |
- Ultron'ı bulana kadar önerebileceğim pek bir şey yok. | Open Subtitles | إلى أن نجد (ألترون) ليس لدي الكثير لأقدمه |