Alakası olabilir... Kendi merakımı tatmin etmek için birkaç soru soracağım. | Open Subtitles | إنّها ذات صلة بالمرحلة النهائيّة، إنّما سأطرح بعض أسئلة لإرضاء فضولي. |
Şahsi paranoyanızı ve zafere karşı olan susuzluğunuzu tatmin etmek için, savaşı göze almanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | لا أرى أى سبب للمُخاطره بالحرب لإرضاء جنونك الشخصى وعطشك للإحتلال |
Bilirsin, her evde, mobilya every fur, every ring and every bank account ve hükümeti yatıştırmak için yeterli olmadı. | Open Subtitles | تعرف، كل منزل، كل قطعة أثاث، كل فراء، كل خاتم، وكل حساب بنكي كل هذا ولم يكن كافيًا لإرضاء الحكومة |
Katherine, bunu kendini memnun etmek için mi istiyorsun beni mi? | Open Subtitles | كاثرين , هل ستصعدين تلك التلال لإرضاء نفسكِ أم لإرضائي ؟ |
Sürekli başka insanları memnun etmeye uğraşırken tek bir kişiyim nasıl derim? | TED | كيف يمكن أن أحتفظ بصفاتي عندما أضطر دائماً لإرضاء الناس ؟ |
Diplomaları, ailemi mutlu etmek için aldım. | Open Subtitles | لقد حصلتُ على الدكتوراةِ لإرضاء .والديّ،لكنّيوُضعتفيالقائمةالسوداء. |
Teoride dört ilericinin Demokratları, dört muhafazakârın Cumhuriyetçileri tatmin etmesi ve dokuzuncu yargıcın da | Open Subtitles | من حيث المبدأ، سيوافقون جميعًا ،لفكرة أربعة متحررّين لإرضاء الديمقراطيين أربعة محافظين لتلبية الجمهوريين |
Helmut'u hoşnut etmek için her şeyi yapardım. | Open Subtitles | لكنت قد فعلت أي شيء لإرضاء هيلموت.. |
Bu program merakınızı tatmin etmek için işlemiyor, Doktor. | Open Subtitles | لم يتم إنشاء هذا البرنامج لإرضاء فضولك دكتور |
Bazi Arap devletleri savasa kendi ortak siniflarinin hislerini tatmin etmek için katildi. | Open Subtitles | البعض من الدول العربية دخلت حرب فقط لإرضاء طموحات الطبقة العامّة لشعوبهم |
Bu girişi yapmamın nedeni kendi egomu tatmin etmek için değil. | Open Subtitles | السبب لأني قمت بضم هذه المقدمة ليس لإرضاء - نرجيسيتي - |
Ve şimdi egonu tatmin etmek için önce beni, sonra T2'yu, sonra da çocukları mı öldüreceksin? | Open Subtitles | الآن فقط لإرضاء غرورك.. سوف تقتلني أولاًثم تي تو، ثم الأطفال |
Yaşlı şefi tatmin etmek için şu ana kadar gereğinden .fazlasını yaptın zaten. | Open Subtitles | أعني, بالتأكيد فعلتِ الكفاية لإرضاء رئيسكِ القديم للآن |
Dört yıl içinde,Krallık çektiğimiz acıyı yatıştırmak için hiçbir şey yapmadı. | Open Subtitles | في أربع سنوات،التاج لم يفعل شيئا لإرضاء معاناتنا |
Fakat imparatoru yatıştırmak için, onu öldürmek zorundaydı. | Open Subtitles | لكن لإرضاء الإمبراطور عليه أن يقتلها |
Ve imparatorumu yatıştırmak için Gracie Law'ı kurban edeceğim, ve dünyevi zevklerimi Miao Yin ile yaşayacağım. | Open Subtitles | وبعدذلكسأضحىبـ" جرايسىلو" لإرضاء إمبراطورى وأستمتع بملذاتى الدنيوية مع" مياويين" |
Bu yüzden, her zaman belirli bir seyirci türündense kendimi memnun etmek için yazarım, çünkü seyirciyi, kendinizi bildiğiniz gibi bilemezsiniz. | TED | لذلك، دائمًا ما أكتب لأرضي نفسي، وليس لإرضاء نوع معين من الجمهور، لأنك لا تعرف الجمهور كما تعرف نفسك. |
Lord Vorborton, bunu babamı memnun etmek için yapmaz. | Open Subtitles | سوف الرب اربورتون لم يقترح ببساطة لإرضاء بابا. |
Ama seni memnun etmek için vazgeçtiyse, o başka. | Open Subtitles | ولكن إذا أعطى لها حتى لإرضاء لك، ما هو آخر. |
Hayatını başkalarını memnun etmeye harcayanlar aslında yaşamıyordur. | Open Subtitles | إذا كان رجلا أو امرأة يقضون حياتهم كامل لإرضاء الآخرين إنهم لا يعيشون على الإطلاق |
Portekizlilerin imparatorluklarını genişletme arzularını ve İspanyolların bu durumdan zarar görmeme dileklerini tatmin etmeye ve siz Papa'yı bu iktidar sahiplerinin artık kilisenin gücüne karşı bir tehdit oluşturmayacakları hususunda memnun etmeye... | Open Subtitles | لإرضاء الرغبة البرتغالية من أجل تكبيرإمبراطوريتهم... لإرضاءالرغبةالإسبانيةتلك وهذابدون أذى... .. |
Ama cesareti ya da karakteri yok. mutlu etmek için istekli. | Open Subtitles | لكن لا شجاعة ولا إقدام متلهف بشدة لإرضاء الآخرين |
"insanın bedensel zevklerini tatmin etmesi şeklinde... | Open Subtitles | لإرضاء رغبات وشهوات الرجال الجسدية |
Ancak Japon yetkilileri hoşnut etmek için size bir kaç soru yöneltmem gerek. | Open Subtitles | يجب أن أسألك بضعة أسئلة لإرضاء السلطات "اليابانية"، |