Son yarışta pod'umu parçaladı. Onu tamir etmek uzun sürecektir. | Open Subtitles | لقد حطّم سفينتي في السباق الأخير وستأخذ وقت طويل لإصلاحها. |
Düzeltmenin bir yolunu bulamazsak altı ay içinde hepimiz öleceğiz. | Open Subtitles | إذا لم نتمكن من إكتشاف طريقة لإصلاحها سنموت جميعاً في غضون ستة أشهر |
Ama sizi merkezden arayacaklar ve yama için birini gönderecekler. | Open Subtitles | لكن الهيئة ستتصل بك و ترسل شخصاً ما لإصلاحها |
Ha! Arabaya kızdın, biliyorum. Merak etme.Ben onarmanın bir yolunu biliyorum. | Open Subtitles | أنتِ غاضبة من أجل السيارة لا تقلقين سأفكر بطريقة لإصلاحها |
Eğer yaşam desteği tehlikeye girdiyse, gemiyi Tamir için indirmiş olabilirler. | Open Subtitles | إذا فشل دعم الحياه ربما يكونوا هبطوا بالسفينه لإصلاحها |
Kanalizasyonun tamiri bir ömür sürer! | Open Subtitles | تلك البالوعه إستغرقت وقتا طويلا لإصلاحها |
5 yıI önce bozuldu, tamir edecek kimseyi bulamadım. | Open Subtitles | ـ توقفت عن العمل منذ خمس سنوات ولا أجد أي أحد لإصلاحها |
- Fakat onun tamir etmesine ihityacım var! | Open Subtitles | - ولكنني احتاج إليه لإصلاحها! |
Belki doktorlar düzeltmek için metal bir vida kullanmışlardır? | Open Subtitles | أعني, هل أدخل الطبيب شيئا معدنيا لإصلاحها ؟ |
- Bende bunu bilmek istiyorum! - Ben tamir etmesi için birini çağırayım. | Open Subtitles | ذلك ما كنت أريد أن أعرفه - حسناً سأحضر شخص لإصلاحها - |
Aracımızda sorun var ve Bayan Elizabeth de onu tamir ettirmek için para harcamak istemiyor. | Open Subtitles | السيده "إليزابيث" لا تريد إنفاق نقود لإصلاحها |
Evsahibim burada yaşıyor. Artık tamir etmek zorunda. | Open Subtitles | مالك مسكني يقطن هناك، سيضطرّ لإصلاحها الآن |
Git anneye anevrizmanın yerini bulmak için serebral anjiyo yapmamız gerektiğini sonra da tamir etmek için ameliyat gerektiğini söyle. | Open Subtitles | اذهبي و اخبريهما انها بحاجة لتخطيط اوردة الدماغ لتحديد مكان ام الدم ومن ثم عملية لإصلاحها |
Terör hüclerinin bulunduğu flash bellek zarar görmüş tamir etmek için birine ihtiyaçları var. | Open Subtitles | القرص الصلب يحتوي لائحة عن خليات نائمة تمت إصابتها وهو يحتاج أحدًا ما لإصلاحها |
Buraya gelip istek listemin içine etti sonra da kutudaki kalbin bunu Düzeltmenin anahtarı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | -إسألي (ويبر ). لقد أتى إلى هنا, وأهان قائمة أمنياتي، وأخبرني أن القلب داخل الصندوق هو المفتاح لإصلاحها. |
Ona merkezin onu arayacağını yarın Ronny'yi yama için göndereceklerini söyledim. | Open Subtitles | أخبرتها أن الهيئة ستتصل بها أننا سنرسل (روني) لإصلاحها غداً |
Hayır,biz onarmanın bir yolunu biliyoruz. | Open Subtitles | لا، نحن سنفكر بطريقة لإصلاحها |
Annemin Tamir için çağırdığı adamlar daha da kötü etiler o da onları asliye mahkemesine verdi. | Open Subtitles | الرجال والدتي استأجرت لإصلاحها أدلى به للتو الأمر سوءا، ذلك، أخذتها منه إلى محكمة المطالبات الصغيرة. |
Kanalizasyonun tamiri bir ömür sürer! | Open Subtitles | تلك البالوعة استغرقت وقتا طويلا لإصلاحها |
Teyzem bunu tamir edecek kimse bulamadı. | Open Subtitles | ...أجل حسناً ,عمتي لم تستطع إيجاد أحدا لإصلاحها. |
- Fakat onun tamir etmesine ihityacım var! | Open Subtitles | - ولكنني احتاج إليه لإصلاحها! |
Sorun her neyse düzeltmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | أياً كانت هذه المشكلة ما الذي ستفعل لإصلاحها ؟ |
Hayır, hayır, hayır. Onları tamir etmesi için Sam'i çağıracağım. | Open Subtitles | لا، لا، لا، سأجلب سام لإصلاحها |
Aracımızda sorun var ve Elizabeth de onu tamir ettirmek için para harcamak istemiyor. | Open Subtitles | السيده "إليزابيث" لا تريد إنفاق نقود لإصلاحها |