Kombinasyon kilidi için kodu James Bond'a vermek için arama. | TED | الاتصال بجيمس لإعطائه الشفرة للقفل الرقمي. |
- Zaten konuşmuştun. O halde, ona son bir şans vermek için bana son bir şans verin, lütfen. | Open Subtitles | حسنا أعطني فرصه اخيره لإعطائه فرصه اخيره رجاء |
Ona para vermek için ya da selametinden emin olmak için bu şart değildi sonuçta. | Open Subtitles | ليس عليهم اخباره ليجدوا سبباً لإعطائه مالاً أو ليتأكدوا أنه بخير |
Ona dünyada en çok önemsediği şeyi vermeye hazır olman lazım. | Open Subtitles | فيجب عليك أن تتحضر لإعطائه أكثر شيء تحرص عليه في العالم |
Bunu bir sene önce aldım. Ve vermeye cesaret edemedim. | Open Subtitles | أحمل هذا منذ عام ولم أملك الشجاعة لإعطائه لها |
Ona fazladan güç verecek bir şeylerin var mı? | Open Subtitles | ألديك أي شئ لإعطائه القليل من الطاقة الإضافية؟ |
verecek bir şevleri kalmadı ve hala cezalandırılıyorlar. | Open Subtitles | . ليس لديهم شئ لإعطائه ورغم ذلك هم يعاقبون |
Hye Jin yerine sana vermek için gelmeme rağmen. | Open Subtitles | رغم أنني مَن جاء لإعطائه لك بدلا من هي جين |
Bir çocuğa vermek için son derece ağır bir ilaç. | Open Subtitles | إنّه دواء قاسي جدًا لإعطائه لطفل |
Bilgi vermek için mi arıyorsun? | Open Subtitles | هل تتصلي به لإعطائه المستجدات ؟ |
Ya Abdul, Sam'in bilgilerini vermek için Yemene gitmeden önce Jones ile tanıştıysa? | Open Subtitles | ماذا لو " عبدول " قابل " جونز " قبل مغادرة " اليمن " لإعطائه نفس التفاصيل ؟ |
Denildiğine göre firavunlardan yemek çalıp kölelere vermek için el becerisinde kendilerini geliştirmişler. | Open Subtitles | "قيل أنّهم أتقنوا خفّة اليدّ بسرقة الطعام من الفراعنة لإعطائه للعبيد" |
Denildiğine göre firavunlardan yemek çalıp kölelere vermek için el becerisinde kendilerini geliştirmişler. | Open Subtitles | "قيل أنّهم أتقنوا خفّة اليدّ بسرقة الطعام من الفراعنة لإعطائه للعبيد" |
O hakim velayeti Robert'a vermek için can atıyor. | Open Subtitles | ذلك القاضي يتوق لإعطائه الوصاية |
Bunu bir sene önce aldım. Ve vermeye cesaret edemedim. | Open Subtitles | أحمل هذا منذ عام ولم أملك الشجاعة لإعطائه لها |
Onlar ayrıldı, ama beraber çok güzel yıllar geçirdiler ve şimdi karısı ona başka bir şans vermeye hazır. | Open Subtitles | حسنا، ينفصلون، ولكن كان لديهم بعض سنوات رائعة معا والآن أنها مستعدة لإعطائه فرصة أخرى. |
Bu adama daha ne kadar vermeye gönüllüsün? | Open Subtitles | كم أنت مستعد لإعطائه لذلك الرجل؟ |
Ben ihtiyacı olan her şeyi vermeye hazırım. | Open Subtitles | -كاسل)، هلا منحته فرصة؟ ) -أنا سعيد لإعطائه ما يحتاج إليه |
- Babama olanlardan sonra ders verecek en iyi kişinin sen olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | بعدما حدث مع والدنا، أتظنّ أنّكَ الأفضل لإعطائه دروس؟ |
Başka bir çocuk daha isterim tabii ki fakat beş çocuğumu çok sevdiğim için onlardan feragat edip başkasına verecek zamanım yok. | Open Subtitles | سأسر بأن احظى بطفل اخر ولكني احب الخمسة الذين لدينا لدرجة أنني لا أتخيل أن أخذ الكثير من وقتي بعيدًا عنهم لإعطائه شخصًا آخر. |