Şerif onları kurtarmak için ortaya çıkarım umuduyla benim adımı kullanıyor. | Open Subtitles | , عمدة البلدة يشنقهم تحت أسمى . أتمنى أن أذهب لإنقاذهم |
Onları yok oluştan kurtarmak için somon popülasyonlarını eski hâline getirmek üzere acilen yatırım yapmalıyız. | TED | نحن بحاجة ماسة إلى الاستثمار لإعادة جماعات سمك السلمون لإنقاذهم من الانقراض. |
Onları kurtaracak deniz kuvvetleri yoktu ve sırtlarını denize dönmüşlerdi, kapana kısılmışlardı. | Open Subtitles | بدون بحرية لإنقاذهم وبخلفهم البحر إنهم محاصرون |
Onları kurtarmamız ve o alçağı yakalamamız gerekiyor. | Open Subtitles | نحن بحاجة لإنقاذهم وأيضا القبض على ذلك الوغد |
Sence, Onları kurtarmaya çalışırken kendini onlarla cinsel ilişkiye girmekten alıkoyabilir miydin? | Open Subtitles | في مساعيك لإنقاذهم ، هل فكرت أنه يمكنك تجنب ممارسة الجنس معهم؟ |
Belki ortalık karışmadan Onları kurtarmanın bir yolunu bulursan ederler. | Open Subtitles | ربّما لو إكتشفت طريقة لإنقاذهم قبل أن ينهار كلّ شيءٍ. |
Bu insanları kurtarmak için bir şansımız var! | Open Subtitles | بالله عليك دوني ألا ترى أن هناك أملاً لإنقاذهم ؟ |
Ve onları kurtarmak için ne gerekirse yapıyorum. | Open Subtitles | سأقوم بما يتطلبه الأمر لإنقاذهم وأعني مهما تطلب الأمر |
Fellini'nin Dolce Vita'sındaki öğretmen gibi; kendi ailesini yaşamdan kurtarmak için öldürdü. | Open Subtitles | مثل المعلم في فيلم الحياة الجميلة ل فيلليني، الذي قتل عائلته كلها لإنقاذهم من الحياة. |
Bu iş bittiğinde, ...onları kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapıp yapmadığını sorgulayacaksın. | Open Subtitles | حين ينتهى هذا سوف تحتاج أن تعرف أنك فعلت كل ما فى مقدرتك لإنقاذهم |
Onları kurtarmak için dünyayı Bir uçtan diğer uca kat ettiler. | Open Subtitles | سافروا في منتصف الطريق حول العالم لإنقاذهم فحسب |
Onları kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını söylerler ama bir şey yapmazlar. | Open Subtitles | ويخبرنا كم يبذلون من الجهد لإنقاذهم ولا يفعل شىء |
Bak, bu hayvanların kendilerini kurtaracak birine ihtiyaçları var. | Open Subtitles | انظر, هذه الحيوانات بحاجة إلى شخص ما لإنقاذهم |
Ailem hâlâ orada! Onları kurtarmamız gerek. | Open Subtitles | عائلتي مازالت هناك يجب أن نذهب لإنقاذهم |
Daha sonra, kadının kızına denizler ötesinden birisinin Onları kurtarmaya geleceğini söylediğini duydum. | Open Subtitles | بعد ذلك سمعتها تخبر أبنتها إن شخص ما سيأتي من البحر لإنقاذهم |
Onları kurtarmanın bir yolu olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم بأن هناك طريقة لإنقاذهم |
Kim bir kurbağa çifliğindeki hayvanları deneylerden korumak için... kurtarma operasyonu düzenler ki? | Open Subtitles | من أيضاً سيقود مهمة الإنقاذ في مزرعة الضفادع لإنقاذهم مِنْ التشريح؟ |
Biz, arkadaşlarım, kurtarma yolundaki... süvarileriz. | Open Subtitles | هم الفرسان مقر الكولونيل فروست الذين يصلون لإنقاذهم |
Ortalığı yakıp yıkacakmış, ve kırmızı canavar da onları kurtaracakmış. | Open Subtitles | سيقوم بإثارة الرعب بين الناس ومن ثم على الشيطان الأحمر المجيء لإنقاذهم |
Diğer muhabirler her seferinde Onları kurtarmam gerekmeden işlerini yapıyorlar. | Open Subtitles | الصحفيين الآخرين يقومون بعملهم دون الحاجة لإنقاذهم في كل مرة. |
Muhtemelen birini onları kurtarması için yollamışlardır. | Open Subtitles | لابد أن أرسلوا أحدهم بالفعل لإنقاذهم |