Doz protokolünü hayatlarını kurtarmak için esnetmiş. Sen de aynını yapardın. Ahmak ve senin için biçilmiş kaftan. | Open Subtitles | فتجاوزت بروتكول الجرعات في محاولة لإنقاذ حياتهم وكنتَ لتفعل المثل |
Ama zaten hayatlarını kurtarmak için sikiştiler. | Open Subtitles | تظهر لها مودة آرثر. ولكنهم قد مارس الجنس بالفعل لإنقاذ حياتهم. |
hayatlarını kurtarmak için son şansları. | Open Subtitles | هي الطريقة الوحيدة لإنقاذ حياتهم |
Amacım hayatlarını kurtarmak. | Open Subtitles | فقط لإنقاذ حياتهم |
Bu bir söylentiye göre trenin kendilerine doğru geldiğini düşündükleri için bir tiyatro dolusu insanın hayatlarını kurtarmak için kaçmasına sebep olan Lumière Brothers filmi. | TED | هذا هو فيلم (الإخوان لوميير) الذَين جعل الناس في مسرح ممتلئ يهربون لإنقاذ حياتهم لأنهم ظَنُّوا أن هناك قطاراً قادماً ناحيتهم. |