Bu sabah FBI tutuklama emri çıkartmış. | Open Subtitles | حسناً، هذا الصباح، المباحث الفيدرالية أستصدرت مذكرة لاعتقاله |
A.B.D yetkilileri eski yükleniciyi göz altına almak için Hong Kong'un geçici tutuklama emri çıkarmasını istedi. | Open Subtitles | وقد طلبت السلطات الأمريكية هونج كونج لاعتقاله. |
Kaptan! Lütfen tutuklama emri verin. | Open Subtitles | أيها القائد أعطنا أمراً لاعتقاله |
Ike Clanton ile bir anlaşmazlığım ya da onu tutuklamak için bir sebebim yok. | Open Subtitles | لم تكن لدى مشكلة مع أيك كلانتون و لا سبب لدى لاعتقاله |
İyi haber onu tutuklamak zorunda kalmadık. | Open Subtitles | الخبر الجيد هو أننا لم نكن بحاجة لاعتقاله |
Yerini belirleyip 24 saat gözetim altına alırız bu sırada da onu tutuklayacak kanıtları elde ederiz. | Open Subtitles | نحدّد موقعه ونخضعه لمراقبة تدوم 24 ساعة حتّى نملك ما يكفي لاعتقاله |
Elimizde onu tutuklayacak kadar delil yok. | Open Subtitles | ليس لدينا ما يكفي لاعتقاله |
tutuklama belgeniz var mı? | Open Subtitles | أفترض أن لديك تصريح لاعتقاله ؟ |
tutuklama için yeterince kanıt var, Booth. | Open Subtitles | هناك ما يكفي من الادلة .لاعتقاله , بووث |
Elimizde tutuklama emri var. | Open Subtitles | لدينا مذكّرة لاعتقاله |
Saxon'ın DNA sonuçları geldi. tutuklama emri çıkartıldı. | Open Subtitles | وردت نتيجة تحليل الحمض النوويّ لـ(ساكسن)، لذا أصدروا مذكّرةً لاعتقاله |
Onun için tutuklama emri var. | Open Subtitles | - حصلنا على مذكرة لاعتقاله. |
Evden ayrılmadı. 18:30'da tutuklamak için içeri girdiğimizde bomboş bir evle karşılaştık. | Open Subtitles | لم يغادر أبداً. والآن، ظهرنا لاعتقاله في 6: 30 |
Söylentiler onu tutuklamak için yeterli olmaz. | Open Subtitles | سمعت هذا أو ذاك لا تكفي لاعتقاله |
Onu tutuklamak için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لاعتقاله |
Hayır. Mun onu tutuklamak için oradaydı. | Open Subtitles | كلا، كان "مان" هناك لاعتقاله |