Kaza dışında, görülecek bir şey yok. | Open Subtitles | . باستثناء اصطدامه، لايوجد شيءٌ آخر لنراه |
Sonarda hâlâ bir şey yok efendim. | Open Subtitles | مايزال لايوجد شيءٌ على السونار، يا سيدي. |
Henüz endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | لايوجد شيءٌ لنقلق عليه حتى الأن. |
Wesley'in adı geçmiş ama muhabirin notlarında gazete küpürlerinde olmayan bir şey yok. | Open Subtitles | لقد تمّ ذكر اسم (ويسلي)، لكن لايوجد شيءٌ فيملاحظاتالصحفيّ، ليسمذكوراًفي قصاصاتالصحيفة! |
Bu yüzden onun bulacağı bir şey yok. | Open Subtitles | لذا لايوجد شيءٌ لها لتكتشفه |