Laura-Louise'e söylemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لإخْبار لورا لويز |
Ev sahibimizle tanışmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لمُقَابَلَة مضيّفِنا. |
- Görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | الأسلحة؟ أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤية هذا الشيءِ. |
- Bence ikiniz birbirinizi çok seveceksiniz. - sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنكما ستنسجمانِ بشكل هائل أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار |
Jim, daha fazla bekleyemem. | Open Subtitles | جيِم، أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار أكثر من ذلك |
Bekleyemeyeceğim demiştim. | Open Subtitles | قُلتُ بأنّني لا أَستطيعُ الإنتِظار. |
İşin sonunu sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار حتى أَنا مَعْمُولُ بهذا. |
Bulacaklarımızı görmek için sabırsızlanıyorum! | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤية ما سوف نَجِدُه. |
Hangisi olduğunu öğrenmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | شخصياً، أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار للإكتِشاف أَيّ. |
Anneni çıplak görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار للرُؤية أُمّكَ عارية. |
Komitenin diğer üyelerine söylemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لإخْبار بقيةَ اللجنةِ. |
Kızlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤية بناتِي، حسنا ؟ |
Senin kitap kulübünden gelecek parti hayvanlarını görmeye sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | حَسناً، أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لحيواناتِ الحفلات مِنْ نادي كتابِكَ للظُهُور. |
- Bence ikiniz birbirinizi çok seveceksiniz. - sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنكما ستنسجمانِ بشكل هائل أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار |
Bu konuda sana yardım etmek için sabırsızlanıyorum dostum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لمُسَاعَدَتك بذلك، يا رفيق. |
Oh, yılbaşı hediyelerimizi vermek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أوه، أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لتَبَادُل هدايا عيد الميلادِ. |
Gitmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | يمم بالطبع يجب علينا ذلك أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار |
Seni özlüyorum, seni görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أفتقدك؛ أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤيتك. |
68. günü görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤية اليوم الثامن والستين |
Onu görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أوه، أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار لرُؤيته. |
O kadar uzun süre bekleyemem. | Open Subtitles | لا أَستطيعُ الإنتِظار لمدة طويلة. |
Jürinin karşısına çıkmayı Bekleyemeyeceğim. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار للحُصُول عليك أمام a هيئة محلفين. |
Senin bir erkek arkadaşın olmasını sabırsızlıkla bekliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الإنتِظار حتى تُصبحُ خليل. |