Zamanını boşa harcama. Hiç bir şey "bom boş" ile uymaz. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك , لا يوجد ما يناسب الفراغ فى الوزن |
Beni kederlendirmek için vaktini boşa harcama. Bitmişse bitmiştir. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك بالحزن عليّ، فلا فائدة من البكاء على اللبن المسكوب |
Onun için vaktimi boşa harcama. Elbiselerini giy. | Open Subtitles | لذا فقط لا تضيع وقتي اللعين إحصلوا على ملابسكم |
- Benim gibi hayatını ziyan etme! | Open Subtitles | أنا تحذير لك، فرانك . لا تضيع حياتك كما فعلت الألغام. |
Orman umutsuz. Zaman kaybetme. Yok edilecek. | Open Subtitles | لا يوجد أمل للغابات لا تضيع وقتك، سيدمروها |
Bugün öldüğümde, benim için gözyaşlarını boşuna harcama. | Open Subtitles | عندما أموت بعد حين لا تضيع نفسك ، و لا تُنزل دمعتك |
Vaktimi boşa harcamayın, başka komiseri arayacağım. | Open Subtitles | لا تضيع وقتي أعطني النقود والا سـ أتصل بالمفوض من فضلك لا تفعلي ذلك |
Dualarını boşa harcama, köpek. Yakında cehennem de bize katılacak. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك فى صلاتك قريبا الجحيم سيأتى لنا |
Sen satıcı olarak doğmuşsun. Yeteneğini boşa harcama. Geri dön. | Open Subtitles | أنت رجل مبيعات ممتاز يا أندي لا تضيع موهبتك عد إلي. |
boşa harcama. Demek istediğim,hala iyi etler var orada,adamım. | Open Subtitles | هاك اذا, لا تضيع و قتك ان كنت بارعا في ذلك |
barda duran adamın yanına rahip sandalyesini çeker ve oturur adam bir dakika der.. ben bunu söylemekten nefret ediyorum ama zamanını boşa harcama ben kesin olarak tanrının olmadığına inanıyorum rahip "bu nasil oluyorda bukadar eminsin" der. | Open Subtitles | كما لو كان هناك رجلاً في الحانه و يدخل عليه قساً يقول الرجل مهلاً لا تضيع وقتك لأني أعلم أنه لا يوجد إله |
O köprü altı ezikleriyle zamanını boşa harcama. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك فى الكتابة عن هؤلاء التافهين |
Haydi ama, vaktimi boşa harcama benim. Gus bana gelip benim malları senin imalathanene teslim etmeyi teklif etmişti. | Open Subtitles | هيا، لا تضيع وقتي، لقد آتى إلي وعرض توصيل بضاعتي عبر مصنعك |
- Tommy, nefesini boşa harcama. - Hayır, söyleyeceğim. | Open Subtitles | تومي ، لا تضيع أنفاسك لا ، أنا سوف أقول ذلك |
O zaman karanlığın bir dakikasını bile boşa harcama. | Open Subtitles | لذا أقترح أن لا تضيع أي دقيقة أخرى من الظلام |
Her şey benim ofisimden geçer. Nefesini boşa harcama. | Open Subtitles | كل شيء يمر خلال مكتبي لا تضيع وقتك الا إذا كانت القصة محكمة |
Yaşadığın ânı değerlendir, zamanı boşa harcama." | Open Subtitles | اغتنم هذه اللحظة لا تضيع الوقت |
Yaşadığın ânı değerlendir zamanı boşa harcama." | Open Subtitles | اغتنم هذه اللحظة لا تضيع الوقت |
Palas pandıras hayatını böyle ziyan etme. | Open Subtitles | لا تضيع حياتك بهذا الطيش |
Burada zamanımızı ziyan etme bizim! | Open Subtitles | لا تضيع وقتك قي هذا |
Müşterinin bilgilerini almakla vakit kaybetme. | Open Subtitles | لا تضيع الوقت في تسجيل المعلومات حول الزبون |
Bir tane daha mı? ... Vaktini boşuna harcama. | Open Subtitles | ليس واحداً آخر، لا تضيع وقتك، يا عزيزي |
Beni kızdırmaya çalışarak zamanınızı boşa harcamayın. | Open Subtitles | لا تضيع وقتك بمحاولة غسل الأدمغه |
- Vaktinizi boşa harcamıyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تضيع وقت، أليس كذلك؟ |