- Düşünmüyorum, biliyorum. İyisin ama sadece güç yetmez. | Open Subtitles | أنا أعلم ذلك ، أنت جيدة ولكن القوة وحدها لا تكفي |
Of ya, 2.40 dolar mı? Otobüs parasına bile yetmez. | Open Subtitles | فقط 2,40 دولار إنها لا تكفي لتذكرة حافله للمنزل |
Bazen iki göz yeterli değildir ve yardıma ihtiyacın olur. | Open Subtitles | بعض الاوقات العينان لا تكفي عندما تحتاج لمساعدة |
Söylentiler onu tutuklamak için yeterli olmaz. | Open Subtitles | سمعت هذا أو ذاك لا تكفي لاعتقاله |
İyi niyetli olmak yetmiyor. | Open Subtitles | النية الحسنة لا تكفي |
Bazen kabız olunca sert bir ıkınma bile yeterli olmuyor. | Open Subtitles | لأنني إذا أصبت بالإمساك حتى الدفعة القوية لا تكفي |
Ve bu görev için, süper bilgisayar alanının kaba kuvveti yeterli değil. | TED | ولهذه المهمة، القوة الغاشمة لمجال الحاسوب العملاق ببساطة لا تكفي |
Aksine, bu dersler gerekliler ama yeterli değiller. | TED | على العكس من ذلك، إنها لازمة لكنها لا تكفي. |
O evi satın almaya niyetin varsa, gücün yetmez tatlım. | Open Subtitles | لو فكرتِ في شراءها, فأن ميزانيتكِ لا تكفي لذلك. |
Mühim bir fiyat değil. Tuvaletimi inşa etmeye yetmez. | Open Subtitles | تكلفة عرض واحد لا تكفي ؛ لا تكفي أيضاً لبناء مرحاضي |
Biyoloji tek başına böyle büyük bir hatayı yargı önünde mazur göstermeye yetmez. | Open Subtitles | القرابة لوحدها لا تكفي لعذر هذا القدر من عدم كفؤ الحكمٍ |
Gemi bileti almaya, yolculuğa çıkmaya yetmez. | Open Subtitles | لا تكفي لأجرة مركب أو لأي أجرة |
Birazda biz kazanalım. Artık $20 bin yetmez. | Open Subtitles | أنت ستربح كثيرا 20 ألف لا تكفي |
Güneş'ten gelen ısı kırmızı lekeyi canlı tutmak için yeterli değildir. | Open Subtitles | حرارة الشمس لا تكفي لتسوق البقعة الحمراء |
Ne kadar ödenirse ödensin, asla yeterli değildir. | Open Subtitles | في النهاية, التضحيات لا تكفي أبدا |
Tek başına büyü yeterli değildir. | Open Subtitles | كلمة واحده لا تكفي ما يقضي عليه هو |
Bazen özür yeterli olmaz. | Open Subtitles | بعض الأحيان كلمة "آسف" لا تكفي |
- Denemek yeterli olmaz. | Open Subtitles | -كلاّ، المحاولة لا تكفي |
- Sağlıklı olmak yetmiyor. | Open Subtitles | -الصحة لا تكفي . |
Cesaret her zaman yeterli olmuyor. Dünya bazen cüretkâr olmamızı gerektiriyor. | Open Subtitles | أحيانًا لا تكفي الشجاعة، أحيانًا يتطلّب منّا العالم الجرأة. |
Fakat bu hala yeterli değil, ve siyasi irade de hala yeterli değil. | TED | لكن هذا ليس كافيًا. والرغبة السياسية لا تكفي. |
Ve tabii ki bunların tümü gerekli, ama yeterli değiller. | TED | وبكل تأكيد فهذه الأشياء أساسية جدا، ولكنها لا تكفي. |
Bu şehrin ikimize yetecek kadar büyük olmadığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | هل أفهم من كلامك أن هذه المدنية لا تكفي كِلينا؟ |