Birleşik Devletler Başkanı'nın büyük kayıp aşkı bir fahişeden başka bir şey değil. | Open Subtitles | الحب الكبير خسر رئيس الولايات المتحدة. انت لا شيء أكثر من مجرد عاهرة. |
Queen Anne ise hayalet bir gemiden başka bir şey değil. | Open Subtitles | وأما بالنسبة إلى الملكة آن هي كانت لا شيء أكثر من سفينة شبح. |
Bu dünyanın içinde ne görüyorsan sanal gerçeklikten başka bir şey değil. | Open Subtitles | ما ترينه حولك هذا العالم بأكمله هو لا شيء أكثر من واقع افتراضي |
Yeğenimle beraber olmaktan daha iyi hiç bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء أكثر أحبه من البقاء مع ابنة اختي الصغيرة |
Yani, tam Güneş tutulmasından daha dehşet verici bir şey yok. | TED | حسناً، لا شيء أكثر روعة من كسوف شمسي كامل. |
Bu bir sosyal arama, daha fazlası değil. Biz gerçekten seni merak ediyoruz. | Open Subtitles | هذه مجرّد عيادة إجتماعيّة ، لا شيء أكثر لقد كنّا قلقين حقّاً بشأنك |
Ben yalnızca sevgilim Beatrice'i arıyorum, başka bir şey değil. | Open Subtitles | أبحث فقط عن محبوبتي بياترس و لا شيء أكثر |
Görüyorsun Ulusal Sosyalist Parti, halkın partisidir, başka bir şey değil. | Open Subtitles | أترين... الحزب الإشتراكي الوطني هو حزب الشعب ، لا شيء أكثر |
Bu evren bir çaresizlik piramidinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذا الكون عبارة عن هرم مهترأ، لا شيء أكثر. |
Sadece şampanyaydı, başka bir şey değil. | Open Subtitles | تلككانتالشمبانيا.. لا شيء أكثر. |
Aileni öldürdüğün hakkındaki hikaye paranoyak bir hayal ürününden başka bir şey değil. | Open Subtitles | تلك القصة عن قتل والديك... كانت لا شيء أكثر من أوهام... |
Arkadaşı olarak. başka bir şey değil. Yemin ederim. | Open Subtitles | كصديقها، لا شيء أكثر من ذلك، أنا أقسم |
Bunlar sadece rüya, Morgana, başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذه أحلام فقط يا مورجانة , لا شيء أكثر. |
Bu, saçma bir batıl inançtan başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذه خرافات حمقاء لا شيء أكثر من ذلك |
Haklısın, bunu unutma. Bunlar CIA'den başka bir şey değil. | Open Subtitles | أنتَ محق، استمر في اخبار نفسك بذلك إنه أمر يتعلق بـ"وكالة الاستخبارات المركزية" و لا شيء أكثر |
Benim fikrime göre bir düğün, ...bu hastalıklı ve ahlaksız dünyadaki, bütün yanlış, sahte ve mantıksız şeylerin kutlamasından başka bir şey değil. | Open Subtitles | حفل زفاف هو، في رأيي المدروس هو لا شيء أكثر من إحتفال يضم كل ما هو زائف و خادع و غير عقلاني. و عاطفي في هذا العالم المريض و الناقص أخلاقياً. |
Birden çok bayanla yatıp onları önemsemekten bahsediyorsak bunun kadar sıradan bir şey yok. | Open Subtitles | لكن إذا كنت تقصد مضاجعتك لأكثر من فتاة والاهتمام بأمرهنّ, لا شيء أكثر شيوعًا منه. |
Bence bundan daha önemli bir şey yok, Antwone. | Open Subtitles | فقط أُفكّرُ بأنّه لا شيء أكثر أهميَّةً مِنْ العائلةِ، أنطون |
Gördüklerinden sonra onun için yapabileceğimiz fazla bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء أكثر ممكن أن نفعله لأجله ليس بعد ما قد رآه |
Buraya barış gücü olarak geldik, daha fazlası değil. | Open Subtitles | السيد، نحن هنا بينما سلام يُراقبُ، لا شيء أكثر. |
Omurgadaki bozukluktan daha fazlası değil. | Open Subtitles | لا شيء أكثر من a عاهة صغيرة من العمود الفقري. |
Onun görevi takasın gerçekleşmesini sağlamak daha fazlası değil. | Open Subtitles | أننا نريد مفاوضاً فقط لا شيء أكثر |