Bu derece gelişmiş bir katil, bir tanığı... boş yere sağ bırakmaz. | Open Subtitles | القاتل الذي يقوم بجرائم متقنة مماثلة لا يترك شاهدة حية بدون سبب |
Seni bırakamadım anne. Küçük bir maceraperest, asla ardında birini bırakmaz. | Open Subtitles | لم أستطع ترككي يا أمي المغامر الصغير لا يترك أحداً خلفه |
Sistemli çalışıp delil bırakmıyor. | Open Subtitles | انه مستعد دائما لكى لا يترك اى دليل فى مكان الجريمه |
Hiç kılı olmadığı için mi arkada hiç kıl bırakmıyor yani? | Open Subtitles | ،فهو لا يترك وراءه أي شعر لأنه ليس به شعر |
Bir şirketi yönetmekten, gizli kapaklı şeyleri ortaya çıkarmaya pek vakit kalmıyor. | Open Subtitles | تبين ان تشغيل الشركة لا يترك الكثير من الوقت ل . . كما تعلمون، العمليات السرية |
ve siz ikini buraya gelip bunu konuşmadan gitmiyorum tamam mı gitmiyorum | Open Subtitles | وأنا لا يترك حتى كل واحد منكما نعود هنا ونحن نتحدث عن هذا. حسنا؟ |
Bana öyle geliyor ki kalıntı bırakmayan arsenik şimdiye kadar keşfedilmiştir. | Open Subtitles | الأمر أتضح لي الآن ، يجب على الشخص أن يكتشف السم الذي لا يترك أثراً |
Ama gerçek bir Jaffa savaşçısı kederinin kararlarını gölgelemesine izin vermez. | Open Subtitles | لكن محارب الجافا الحقيقي لا يترك الحزن يؤثر على حكمة |
Umarım bindiği her arabada bir parçasını bırakmıyordur. | Open Subtitles | على أمل ان لا يترك اجزاء من نفسه فيكلسيارةيكونفيها . |
Senin yüzünden arkadaşlarımı bırakmayacağım! | Open Subtitles | أنا لا يترك قضية أصدقائي من أنت! |
Ben onu terk etmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا يترك لها. |
Her nasılsa sevdiğiniz kişilere zarar vermekten başka seçenek bırakmaz. | Open Subtitles | حتى لا يترك خياراً آخر غير أن تجرح من تُحبهم |
Benim gibi siz de hiç pes etmeyen bir kişi olduğunuzu, teslim olmayı reddeceğinizi düşünseniz bile, hipotermi size fazla bir seçenek bırakmaz. | TED | بقدر ما تعتقد، أفعل أنا ذلك، بأنك ذلك الشخص الذي لا يستسلم. بأنك ستنزل متأرجحا انخفاض حرارتك لا يترك لك الخيار. |
Gidin. - İyi bir asker, arkasında adam bırakmaz. | Open Subtitles | فقط اذهب الجندى الجيد لا يترك أى رجل خلفه |
Hiç kılı olmadığı için mi arkada hiç kıl bırakmıyor yani? | Open Subtitles | ،فهو لا يترك وراءه أي شعر لأنه ليس به شعر |
Yani, lise diploması için bana zaman bırakmıyor. | Open Subtitles | لذا فإن هذا لا يترك لي وقتا كافياً لنيل الشهادة الثانوية |
Millet, takım elbiseli korkutucu bir adam çocuklarını rahat bırakmıyor diye öfkelendi mi? | Open Subtitles | قد فزع الناس بسبب رجل ذو حلة ومعتوه لا يترك أولادهم بحالهم؟ |
Bir saatten biraz fazla ve beyler bize çokta fazla bir zaman kalmıyor. | Open Subtitles | أكثر من ساعة ونحن نمر بمشكلة ذلك لا يترك لنا متسعٌ من الوقت، يا رجال |
Altı erkeğe dört kadın olduğu düşünülürse, çok fazla seçeneğimiz kalmıyor. | Open Subtitles | الحساب على ست إناث و أربع ذكور لا يترك الكثير من الخيارات |
Bu ağacı kesmeyecegine söz vermeden burdan gitmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا يترك حتى وعد لا لخفض هذه الشجرة. |
Aranızdaki bakışmayı gördüm. Kalıntı bırakmayan bir zehir var, değil mi? | Open Subtitles | لقد رأيت تلك النظرة المتبادلة بينكما يوجد نوع من السم لا يترك آثراً ، أليس كذلك ؟ |
Asla yapmaz. Ayrıca, Tanrı bunun olmasına izin vermez. | Open Subtitles | ابدا لن تكون خارجا انها بجوار الرب والرب لا يترك هذا يحدث |
Umarım bindiği her arabada bir parçasını bırakmıyordur. | Open Subtitles | على أمل ان لا يترك اجزاء من نفسه فيكلسيارةيكونفيها . |
Seni bırakmayacağım. | Open Subtitles | أنا لا يترك لك. |
Seni terk etmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا يترك لك. |
Bir penguen tüylü küçük vücuduyla kimseden geri kalmaz. | Open Subtitles | بطريق لا يترك أبدا صديق غامض وراءه؟ |