Evet, ama beyni yanmış biri olmak, onu katil olamayacak biri yapmaz. | Open Subtitles | أجل لكن كونه غريب الأطوار لا يجعله أقل ميلاً لأن يكون القاتل |
O saygın bir adam ve bir samuray savaşçısı... ama bu onu bir katil yapmaz. | Open Subtitles | انه رجل الكرامه و محارب ساموراي و لكن كل هذا لا يجعله قاتلا |
Pozitif ve iyi olması, onu aptalca veya bilinen bir şey yapmaz. | Open Subtitles | تعرف، فقط لأنه إيجابي وجيد لا يجعله سخيف أو تافه. |
Sırf Noel Baba'nın gözü çıktı diye bu onun daha az neşeli olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | هي , فقط لأن أحدى أعين سانتا سقطت لا يجعله أقل مرحا ً |
Bu doğru olduğu anlamına gelmez. Birini öldürmüş olacağım. | Open Subtitles | هذا لا يجعله فعلاً صائباً، سيكون ذلك كأني أزهقت روحاً. |
İnsanlar hakkında olumlu düşünmek onları iyi yapmaz. | Open Subtitles | الرغبة في تصديق الأفضل بالناس لا يجعله صحيحاً |
Biliyor musun Michael, sadece rolünü oynamak seni gerçek bir avukat yapmaz. | Open Subtitles | تعلم, لأنك لعبت دوراً هذا لا يجعله حقيقة |
Ama ikimiz de biliyoruz ki, birisinin yeteneklerinin olması, onu kötü biri yapmaz. | Open Subtitles | لكن أنت وأنا كلانا يعلم أنه لمجرد أن أحداً لديه قدرة لا يجعله شخصاً سيئاً |
acayip biri olduğunu kabul ediyorum ama garip bir hobisi olması onu katil yapmaz. | Open Subtitles | أعرف أنه رجل غريب، لكن فقط لأن عنده هواية شاذه لا يجعله قاتل |
Kevin'ın eşcinsel olması onu otomatikman bir sübyancı yapmaz. | Open Subtitles | كون كيفين شاذا لا يجعله متحرشا بالأطفال بشكل مباشر0 |
Adamın sırtında beş köşeli yıldız vardı Tony. - Bu onu cinli yapmaz! | Open Subtitles | كانت هناك نجمة خماسية على ظهر الرجل، ذلك لا يجعله ممسوساً. |
İllaki bu insanı başkasının gizli seks kölesi yapmaz. | Open Subtitles | وهذا لا يجعله بالضرورة مثل خدمات المرافقة |
Sırf odadaki herkesin tüm kadınlar keşke daima azgın olsalardı diye istemesi öyle yapmaz. | Open Subtitles | ليس لأنّ جميع مَن بالغرفة يأملون لو كانت كلّ النسوة شبقة طوال الوقت، لا يجعله كذلك |
Doktorlar sürekli bir şeyler diyor, bu söylediklerini doğru yapmaz. Evet. | Open Subtitles | الأطباء يقولون الكثير هذا لا يجعله حقيقة |
Bütün gün at gübresi temizledi, bu onu at doktoru yapmaz. Eminim Rangling'in kendi veterineri vardır. | Open Subtitles | لقد كان يجرف روث الأحصنة طوال اليوم هذا لا يجعله طبيب أحصنة |
Evet ama bu onu kahraman yapmaz. Aptal yapar. | Open Subtitles | أجل، لكن لا يجعله هذا بطلاً بل يجعله أحمقاً |
O pislik masum olmanın yanından bile geçemez ama bu onu katil yapmaz. | Open Subtitles | متهمنا لي بمحاولة إستخراج إعتراف كرها من رجل بريئ؟ هذا الأحمق أي شيء ماعدا أنه بريئ، لكن هذا لا يجعله القاتل. |
Sistemin buna izin vermesi, yapılabileceklerin doğru olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأن النظام يسمح به هذا لا يجعله صحيحاً |
Yıldızın bize işaret ettiği yere ulaşamamış olmamız yanlış yıldız olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | ليس مجرد اننا لم نصل الى اى شىء مفيد مع هذا النجم فهذا لا يجعله النجم الخاطىء |
Köleleri de çalıştırırlardı. Bu, doğru yaptıkları anlamına gelmez. | Open Subtitles | أجل، إستعملوا أيضا العبيد كعمال، هذا لا يجعله صواباً |