Amerikan bozayısı korkusuzdur insandan, silahtan, ölümden korkmaz. | Open Subtitles | ولكنّ الدُّبّ الرّماديّ الأمريكي .. لا يخشى شيئاً لا الرِّجال ولا الأسلحة ولا الموت |
Yani adamımız görünmekten çekinmiyorsa kaçarken ortalığı karıştırmaktan da korkmaz. | Open Subtitles | مما يعني أن رجلنا لا يبالي إذا رآه أحد، فأنه لا يخشى القيام بفوضى عند هروبه. |
Kendi mezarını kazıp içine atlamaktan korkmuyor. | Open Subtitles | لا يخشى أن يحفر قبره بيده ومن ثم يقفز فيه |
En azından kirlenmekten korkmuyor. | Open Subtitles | انه معتاد على العمل القاسي في افضل الاحوال انه لا يخشى ان يتسخ من العمل |
Bu çocukların ihtiyacı olan şey, onlarla beraber olmaktan korkmayan, onlarla oynayabilen birileri. | Open Subtitles | هذا ما يحتاجه أولئك الأطفال رجل غريب لا يخشى التواجد معهم واللعب معهم |
Çünkü hayallerini ve korkularını paylaşmaktan korkmayan birileriyle vakit geçirmek güzel oluyor. | Open Subtitles | من الرائع قضاءُ الوقت مع شخصٍ لا يخشى مشاركةَ أحلامه و مخاوفه. |
Bu parazit, bir farenin beynine girip fareyi kediler karşısında korkusuz yapıyor. | Open Subtitles | هذه طفيلية تدخل إلى دماغ الفأر وتجعل الفأر لا يخشى القطط |
Yine de o kafasının estiği yöne gider çünkü kendi düşüncelerinden hiç korkmaz. | Open Subtitles | لكنه يتابع على أي حال ! لأنه لا يخشى مخيلته |
0 bir cin. Cinler korkmaz. | Open Subtitles | إنه العفريت العفريت لا يخشى الذرية |
Biri hariç kimseden korkmaz demiştin hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكّري كيف قُلت بأنّه لا يخشى أحد ما عدا... ؟ |
Dickin donacak diye korkmaz mısın? | Open Subtitles | هل أنت لا يخشى ديك الخاص بك سوف تجمد؟ |
Yaşayan kimse ölümden korkmaz. | Open Subtitles | لا رجل على قيد الحياة لا يخشى الموت. |
Çünkü Kriptonlu o kadar güçlü ki kimseden korkmuyor. | Open Subtitles | لأن kryptonian قوية جدا، ، وهو لا يخشى anyone-- |
Şimdi biliyoruz ki, her kimse öldürmekten korkmuyor. | Open Subtitles | حسنا ... نحن نعلم الآن أيا يكون من يقوم بأحتجازهم هو لا يخشى أن يقوم بالقتل |
Darkh, Machin'den korkmuyor. Sadece, planında yeni bir aşamaya geçti. | Open Subtitles | لكن (دارك) لا يخشى (ميتشين)، إنّما ارتقت خطّته لأفق جديد. |
Ama Wayne Gale, 48 kişinin neden öldüğünü öğrenmek için onunla teke tek görüşmekten korkmuyor. | Open Subtitles | لكن (واين غايل ) لا يخشى مقابلته وجهاً لوجه لمعرفة سبب قتله لثمان وأربعون شخصاً |
Hiçkimseden korkmuyor. | Open Subtitles | إنه لا يخشى أحداً |
Ah, onları kim anlayabilir, yırtmaktan korkmayan, yalnızca gezen ve sonra rüzgâra dönüşen bir kadının bu dönemeçli Nijer nehrini. | TED | من يستطيع فهمها؟ تلك المرأة الشبيهة بنهر نيجيري ملتو لا يخشى الانسحاب للتّرحال والتحول إلى ريح. |
Gazetelerde, hiçbir yere girmekten korkmayan... çetin polis diye hakkında yazılanları okumak hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | ربما تود ان تقرأ اخبارك فى الصحف كشرطى قاسى لا يخشى الملامة |
Hislerini göstermekten korkmayan ya da omzunda ağlayabilen. | Open Subtitles | الذي لا يخشى إظهار عواطفه والبكاء على كتفك |
Bu parazit, bir farenin beynine girip fareyi kediler karşısında korkusuz yapıyor. | Open Subtitles | هذه طفيلية تدخل إلى دماغ الفأر وتجعل الفأر لا يخشى القطط |