Bir Apaçi. Buna değmez. Bu silahları temizleyip kullanmaya hazır hale getirin. | Open Subtitles | أباتشي واحد , لا يساوي إحصلوا على هذه الاسلحة , أنها نضيفة وجاهزة للأستعمال |
Peşinden koştuğunuz rahibe değmez. | Open Subtitles | ذلك الكاهن الذي تلهثين خلفه لا يساوي الكثير |
- Çavuş, sen yalnış anlamışsın. - Kes şunu. O'na değmez. | Open Subtitles | سيدي , انت خاطئ- توقف , هو لا يساوي كل هذا- |
Bedenimin hiçbir değeri yok. Onunla ne istersen yapabilirsin. | Open Subtitles | جسمي لا يساوي شيء يمكنك أن تفعل ما تحب معه |
Hiç bir şey. Başarının kendisinden başka değeri yok. | Open Subtitles | لا شئ ، لا يساوي النجاح شيئاً سوى النجاح ذاته |
Benimki $4 milyonun üzerinde para ediyor. Seninki dört etmez. | Open Subtitles | هذا يساوي 4 ملايين دولار محلك لا يساوي الا أربعه |
Güvenilmeyecek bir adamın kalması için uğraşmaya değmez. | Open Subtitles | اي رجل لا يمكن الاعتماد عليه بشكل ثابت لا يساوي مشكلة تحيط بك |
Bence tanrı varsa bile onun için ibadet etmeye değmez. | Open Subtitles | في رأيي، إذا كان الله هناك ، فاني متأكد ان الجحيم لا يساوي الصلاة. |
Hope elmasını orada bırakmış olsaydım bile biliyorsun ki bu ona değmez. | Open Subtitles | حتى إذا تركت ماس الأمل هناك، فهو لا يساوي شيء |
Buna değmez. Sizi fasulyeciler. | Open Subtitles | أهدأ،يا رجل إسمح له بالذهاب انه لا يساوي شيئا |
Demek istediğim, güzel bir tekne, ama dördümüzden birini tekne bakımhanesinde havaya uçurmaya değmez. | Open Subtitles | أعني، إنه مركب لطيف، لكنه لا يساوي شيئاً قتل أربعة منا وتفجير أرضية القارب |
Beni hamileymiş numarası yapmama itecek kadar çaresiz hissettiren hiç bir adam, uğruna mücadele etmeye değmez. | Open Subtitles | أي رجل جعلني مستميته بشده لإختلاق الحمل لا يساوي الكفاح من أجله |
Temin ederim ev yapımı ampul üretmek yeni bir elektrik şalteri almaya değmez. | Open Subtitles | أضمن لك أن ذلك يجعل المصباح منزلي الصنع لا يساوي ثمن لوحة إلكترونية جديدة |
Bence bok kadar değeri yok ya. | Open Subtitles | -حسناً أريده حياً.. إنها لا يساوي شيئاً بالنسبة لي وهو ميت.. |
Umurumda değil. Sadece bir takı. Hiçbir değeri yok. | Open Subtitles | لا أهتم بذلك ، إنه مقلد لا يساوي شيئاً |
O anlaşmanın yazıldığı papirüs kadar değeri yok. | Open Subtitles | إنه لا يساوي ورق البردي المكتوب عليه. |
Bunların burada değeri yok. | Open Subtitles | ذلك لا يساوي أي شئ هنا |
Ve senin Japonlarla imzaladığını bu sözleşmenin Tina olmadan hiç bir değeri yok. | Open Subtitles | و ذلك العقد الذي وقعتهُ مع اليابانيين (لا يساوي شيئاً بدون (تينا |
Ve bir fincan kahve bu çılgın dünyada bir fasulye yığını etmez. | TED | وفنجان واحد من القهوة لا يساوي جبلاً من حبات القهوة في هذا العالم المجنون. |
Bir altı-patlar buralarda 25 dolardan fazla etmez. | Open Subtitles | مسدس بستة طلقات لا يساوي أكثر من 25 دولارا في هذه الأنحاء |
İki artı iki her zaman dört etmez. | Open Subtitles | ناتج اثنين واثنين لا يساوي أربعة دائماً. |