Senin özel olduğunu düşünmüyor mu? | Open Subtitles | لا يظنّ أنكِ مقتصرة عليه فحسب؟ |
Daniel niteliklerinin birinci sandalyeye uygun olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | (دانيال) لا يظنّ أن نوعيّتكَ المناسب كعازف أول. |
Dedektif Lance'le konuştum. O kadının bir daha seni rahatsız edeceğini düşünmüyor. | Open Subtitles | حادثت المحقق (لانس)، إنّه لا يظنّ تلك المرأة ستزعجك ثانيةً. |
Dedektif Lance'le konuştum. O kadının bir daha seni rahatsız edeceğini düşünmüyor. | Open Subtitles | حادثت المحقق (لانس)، إنّه لا يظنّ تلك المرأة ستزعجك ثانيةً. |
Al onun yuva kurmak için hazır olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | لا يظنّ (آل) بأنه مستعد للاستقرار. |