| Ve geldiklerinde ellerinin ucundan kaymalarına izin veremezsin. | Open Subtitles | وعندما تأتي الفرصة، لا يمكنك أن تدعها تفلت من بين يديك. لا يمكنك ذلك أتفهم؟ |
| Leo onun umurunda bile değil. Ona izin veremezsin. | Open Subtitles | إنها لا تهتم به ، لا يمكنك أن تدعها تفعل ذلك |
| Artık onun müzik derslerine gitmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تذهب إلى دروس الموسيقى بعد الآن |
| Hadi ama, biliyorum çizgiyi aştım ama bir polise bunu yapmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | بحقك، أعلم بأني تخطيت الحدود وقمتبأمورسيئة،لكن .. لا يمكنك أن تدعها تفعل هذا بشرطي آخر |
| Onun bunları almasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تفلت بفعلتها |
| Bunu sana yapmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تفعل ذلك معك |
| İçeri girmesine izin veremezsin. Bir şeyler yapman lazım. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تدخل، عليك أن تفعل شيئاً! |
| Yaşamasına izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تدعها تعيش |