Burası 40 yıldır bizim evimiz gibiydi ama sahibi kapatmakla tehdit edip duruyor. | Open Subtitles | أجل، هذا المكان كان كبيتٍ لنا لأربعين سنة، لكنّ المالك لا ينفكّ عن التهديد بغلقه. |
Benim kalpazan hakkında sorular sorup duruyor. | Open Subtitles | لا ينفكّ يطرح كل تلك الأسئلة عن مزوري. |
Sanırsınız birisi ön lobumu kurcalayıp duruyor. | Open Subtitles | -قلتَ أمراً لا ينفكّ يطنّ في أذني . -ما هو؟ |
Ama Jonas bunu düşünmeyi bırakamıyor ve sürekli bunu tartışıyoruz. | Open Subtitles | لكن يوناس لا ينفكّ عن التفكير بذلك ودائمُ المناقشة في هذا الموضوع |
Nakit çekmeye çalışıyor ama şifreyi sürekli yanlış giriyor. | Open Subtitles | يحاول الحصول على النقود، ولكنّه لا ينفكّ يدخل الرقم السريّ الخطأ |
İnsanlar son zamanlarda buraya sürekli gelir oldular. | Open Subtitles | لا ينفكّ الجميع عن الدّخول إلى هنا مؤخّرًا |
Bana dalaşıp duruyor, hem de benim iki katım kadar herif. | Open Subtitles | لا ينفكّ بالتعارك معي وهو بضعف حجمي. |
Bunu söyleyip duruyor biliyorsun. | Open Subtitles | لا ينفكّ عن قول هذا، لكن كما تعلم. |
Üzgünüm. Açılıp duruyor. | Open Subtitles | آسف، لا ينفكّ هذا عن الإنفتاح |
İnsanlar getirip duruyor işte. | Open Subtitles | لا ينفكّ الناس يحضروها |
Ama Olivia Dunham diye birinden bahsedip duruyor. | Open Subtitles | لكنّه لا ينفكّ يتحدّث عن (أوليفيا دونام ). |
Pam'in nafakası için beni tehdit edip duruyor. | Open Subtitles | لا ينفكّ عن تهديدي بشأن نفقة (بام)! |
Benim de sürekli, Lou Dobbs'la havuzda oynarken gördüğüm bir tane var. | Open Subtitles | لا ينفكّ يراودني ذلك الحلم (الذي ألعب فيه البلياردو مع (لو دوبس |
sürekli kaçmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه لا ينفكّ عن محاولة الفرار |