Evet, onu buna anlatmak için 800 tane kalpli şeker gerekmiyor. | Open Subtitles | نعم , انت لا تحتاج 800 قطعه حلوى على شكل قلوب لتخبرها ذلك |
Gerçeği Pat'e anlatmak için ondan randevu istediğini anlattı. | Open Subtitles | قائلةً أنها كتبت خطاب لـ "بات" حتى تلتقي بها لتخبرها بالحقيقة عنا |
Ve bir hikaye anlatmak için. | Open Subtitles | و قصة لتخبرها |
Dinle, Renata geri gelince, sadece ona de ki... | Open Subtitles | اسمع,عندما تعود (ريناتا),لتخبرها |
Dinle, Renata geri gelince, sadece ona de ki... | Open Subtitles | ..... اسمع,عندما تعود (ريناتا),لتخبرها |
Maggie'nin annesi, ziyarete geleceklerini söylemek için aradı. | Open Subtitles | والدة ماجي إتصلت لتخبرها بأنهم جميعاً قادمون للزيارة |
Benim demek istediğim söylemek için ne kadar beklersen tanıştıklarında o kadar tuhaf bir durumla kalacaksınız. | Open Subtitles | هذا لئيم وحسب ، أسمع، كل ما أقوله هو، كلما إنتظرت لتخبرها كلما أصبح الأمر أكثر غرابة عندما يلتقيان |
Onun ofisine jürinin geldiğini söylemek için koşmuyordun. | Open Subtitles | لم تكن تجري لمكتبها لتخبرها ان هيئة المحلفين قد عادت |
Beş kat aşağı düştüğünü ve hala sağ olduğunu söylemek için. | Open Subtitles | مررتبخمسةطوابق، و عشت لتخبرها للناس |
söylemek için gitmemi bekle çünkü beni öldürür. | Open Subtitles | أنتظر حتى أرحل لتخبرها لأنها ستقتلني |