Onları yok etmek için, üstün savaş yeteneğimizi ve savaş alanı olarak da Yunan topraklarını kullanacağız. | Open Subtitles | سيسخر قائدنا أصناف المهارات القتالية وتضاريس اليونان بذاتها لتدميرهم |
iki anne, onları bulup yok etmek isteyen güçlerle mücadele etti. | Open Subtitles | اثنين من الأمهات, حاربن قوى ضخمة كانت تتأهب لتدميرهم |
Oraya vardığındaysa, onları içten yok etmek için Ryan'ı kullanabiliriz. | Open Subtitles | و عندما ينضمّ، سنستطيعُ استخدامه لتدميرهم من الداخل. |
Asıl soru, onları mahvetmek için bu yetecek mi? | Open Subtitles | و السؤال هنا ، هل سيكون ذلك كافياً لتدميرهم ؟ |
Hepsini mahvetmek için diğer her şeyden daha iyi olacak hard diskininin içeriğini bekliyorum. | Open Subtitles | أتوقع المحتوى لقرصه الصلب المحمي سيكون أكثر من كافي لتدميرهم جميعهم |
Oraya girebilirsek, ana bilgisayara erişip Hellinger'ın adamlarının bana kurdurttuğu yazılımı bulabilir ve onu onları mahvetmek için kullanabilirim. | Open Subtitles | إنْ دخلنا إلى هناك، يمكنني الوصول للحاسب الرئيسي و إيجاد البرنامج الذي جعلني (هالينجر) أثبته. و سنستخدمه لتدميرهم |
Bu bilgiler Amerikalılara çok zarar verir, bu yüzden onları yok etmek istiyorlar. | Open Subtitles | المعلومات مُدمرة جداً للأمريكيين لذلك لا يستطيعون الإنتظار لتدميرهم |
Olumsuz, Teğmen, burada onları yok etmek için bulunmuyoruz. | Open Subtitles | سلبى يا ملازم نحن لسنا هنا لتدميرهم |
Ve onlara sahip olmak için yok etmek de. | Open Subtitles | ونكون على استعداد لتدميرهم للحصول عليها |
Ve onlara sahip olmak için yok etmek de. | Open Subtitles | ونكون على استعداد لتدميرهم للحصول عليها |
Onları yok etmek için ihtiyacım olan şey. | Open Subtitles | -هذا كل ما احتاج إليه لتدميرهم . |