Dinle Jason, yaptıklarımı düzeltmek için vereceğin cevaplara ihtiyacım var. | Open Subtitles | أصغ جايسون أنت يجب أن تعطيني بعض الردود لتصحيح ماأفعله |
Bazen işleri düzeltmek için ikinci bir şans elde edemezsin. | Open Subtitles | في بعض الأحيان لا نحصل على فرصة أخرى لتصحيح الأمر |
Aşırı heyecan durumlarında oluşan ritim bozukluğunu düzeltmek için bir elektrik akımı yolluyor. | Open Subtitles | إنّه يُوصل ضربة من الكهرباء لتصحيح عدم إنتظام ضربات القلب خلال حالات التوتر. |
İşin kolayına kaçtığın için seni suçlayamam fakat bu yanlışı düzeltme zamanın geldi. | Open Subtitles | لن ألومك على قطف ثمرة قريبة لكن .. الوقت قد حان لتصحيح الخطأ |
Biliyorsun, işleri düzeltmenin şu anda tek bir yolu var. | Open Subtitles | أتعرف الآن هناك طريقة واحدة لتصحيح الأمور |
Yani bunu geçmişte 2003' te keşfettikten sonra yapmamız gereken şey bunu düzeltmeye çalışmak için bir yol bulmaktır. | TED | ما نود القيام به بعد اكتشاف هذا في عام 2003 هو التوصل إلى وسيلة ما لتصحيح ذلك. |
Fikirlerimizin sadece zararsız ve işe yarar türevleri yayılmaya devam etsin diye yanlış kavramaları düzeltmek için ısrarla çalışmaya devam etmek durumundayız. | TED | لذا علينا تصحيح المسار باستمرار.. لتصحيح طرق فهمنا.. حتى تستمر في الانتشار تلك الأفكار الحميد والمفيدة فقط. |
Araba kaymaya başlıyor, düzeltmek için dramatik bir manevra ve görüldüğü gibi zihinsel iş yükünde bir değişiklik yok. | TED | تبدأ السيارة بلإنزلاق، مناورة شديدة لتصحيح ذلك، ولا تغيير على الإطلاق في الجهد العقلي. |
Bu manevra o kadar hızlı gerçekleşecektir ki bu esnada hareketi düzeltmek için konumlandırma geri bildirimini kullanamayız. | TED | ستحدث هذه المناورة بسرعة هائلة لدرجة أنه لا يمكننا استخدام التغذية الرجعية للموقع لتصحيح الحركة أثناء تنفيذها. |
Geleneksel olarak, önceki işlev bozukluğunu düzeltmek için yeni kanunlar çıkartılıyor. | TED | مؤسسياً، يتم سنّ قوانين جديدة لتصحيح الاختلالات السابقة. |
Bu okulu düzeltmek için işe tepeden başlamalıyız. | Open Subtitles | لتصحيح مسار هذه المؤسسة ينبغي أن نبدأ من القمة. |
Bu şüpheli nesneyi nereden buldunuz bilmiyorum, ...ama sorunu düzeltmek için her önlem alındı. | Open Subtitles | لا أدري من أين حصلت على هذه القطعة المشبوهة لكنه تم وضع كافة التدابير لتصحيح الأمر |
RNA virüslerinin genellikle düzeltme mekanizması yokken DNA virüslerinin var. | TED | لا تملك فيروسات الرنا عموماً آلياتٍ لتصحيح الأخطاء، على عكس فيروسات الدنا. |
Ben kariyerimin büyük bölümünü, bize daha net görüntü sağlayacak atmosferik düzeltme yolları aramakla geçirdim. | TED | لذا، قضيت الكثير في مهنتي في العمل على طرق لتصحيح الجو، ليعطينا منظراً أوضح |
Ama bu dünyayı düzeltmenin başka bir yolu yoktu. | Open Subtitles | لكن لم يكن هناك أية طريقة أخرى لتصحيح ذلك الأمر |
Eğer bunu düzeltmenin bir yolunu bulamazsan paramı almamın başka yollarını bulmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | إن لم تكن لديك طريقة لتصحيح الأمر، فسأضطر للجوء لطرق أخرى للحصول على أموالي. |
Daha önce yanlış olan şeyleri düzeltmeye çalışırken. | Open Subtitles | ووجدت نفسي أقفز من حياة لأخرى أكافح لتصحيح ما سار خطئاً |
Hep işleri düzeltecek vaktimiz olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد كان لدينا دائما حيزا من الوقت لتصحيح الامور |
Olanları telafi etmek için elimden ne gelirse yapacağım ama benim hatam yüzünden onları cezalandırmayın. | Open Subtitles | سأفعل كل ما يجب لتصحيح ما حدث لكن لا تعاقبهم على أخطائي |
Ama bunu düzeltmen için sana bir fırsat daha vereceğiz. | Open Subtitles | لكنّنا سنمنحك فرصة أخرى لتصحيح الأمر. |
Bazen, sadece bazen karga, ruhu yanlışları düzeltmesi için geri getirirdi. | Open Subtitles | ثم احيانا فقط احيانا الغراب يستطيع جلب هذة الروح لتصحيح الاوضاع الخاطئة |
Üzgün olduğunu biliyoruz, sonuna kadar da haklısın ama mümkünse her şeyi yoluna koymak için ikinci bir şans istiyoruz. | Open Subtitles | نعلم أنكِ مستاءة، ولكِ كل الحق في ذلك لكن إن لم يكن لديكِ مانع، فإننا نريد فرصةً أخرى لتصحيح الأمور |
Sanırım benim de yaptığım bazı hataları düzeltmemin zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لتصحيح بعض الأخطاء التي ارتكبتها. |
Şimdi de çaresizce işleri yoluna koymaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | والآن أنت يائس في محاولة لتصحيح الأمر |
Ama ikinizi de severim, bu yüzden işleri düzeltmeniz için bir şans daha vereceğim. | Open Subtitles | لكني أحب كلاكما لذا, سأمنحكم فرصة لتصحيح الأمر |