Bildiğim kadarıyla ne zaman bir kızı öpme şansı yakalasam, hayattan kopardım. | Open Subtitles | وحينها كانت أي فتاه كنت محظوظ بما فيه الكفايه لتقبيلها كان نهاية للحياه كما علمت |
Ama o anda, öğretme isteği öpme isteğine baskın çıktı. | Open Subtitles | لكن في تلك اللحظة، الرغبة لتعليمها كانت أقوى من الرغبة لتقبيلها |
Onu öpmek için eğilmiştim kahve döküldü. | Open Subtitles | كنت اتكئ لتقبيلها فسكبت بعض القهوة |
Onu öpmek için geldim. | Open Subtitles | أتيتُ لتقبيلها. |
Onu öpmeye yetecek kadar cesaretin olacağına inanırsın. | Open Subtitles | كنت انت إيجابية سيصبح الشجاعة الكافية لتقبيلها. |
Onu öpmeye cesaret ettiğine ve hala beni aldattığını kabul etmemesine inanamıyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أبوس]؛ ر نعتقد انه كان من الجرأة لتقبيلها ولا يزال يتظاهر انه اسن وأبوس]؛ ر الغش. |
Onun karşı olan hislerin ciddi olduğunu anlaman için onu öpmesi gereken... | Open Subtitles | -كما لو أنك لم ترني قط -كنت في حاجة لتقبيلها مجددا حتى تدرك أن مشاعرك تجاهها حقيقية |
öpmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | انت لست مضطر لتقبيلها .. |
Ve onu öpmek istedin. | Open Subtitles | و ذهبت لتقبيلها. |
"Poseidon onu öpmek için yaklaştı ben senin için fazla yaşlıyım, dedi kız." | Open Subtitles | تحرك (بسايدن) لتقبيلها "أنا كبيرة عليك للغاية" قالت |
Ama daha öpmeye bile fırsat bulamadan arkadaşları onu götürmüş ertesi sabah da Paris'e gitmek için yola çıkmış. | Open Subtitles | لكن قبلَ أن يجدَ فرصةً لتقبيلها حتى صديقاتها اخذنها بعيداً "وفي الصباح التالي غادرت لـ"باريس |
Gerçekte onu sevdiğini anlaman için onu tekrar öpmesi gereken sendin. | Open Subtitles | {\pos(192,240)}،كنت بحاجة لتقبيلها ثانية {\pos(192,240)}لتدرك بأن مشاعرك تجاهها حقيقة |