| Tüm gün burada mı duracağız yoksa yemeğe mi gideceğiz? | Open Subtitles | هل سنبقى هنا طوال اليوم أو سنذهب لتناول الغداء ؟ |
| öğle yemeğinde beni çok pahalı bir yere yemeğe götürdü. | Open Subtitles | و لقد أصطحبتني بالخارج لتناول الغداء حقاً في مطعماً غالي |
| Bir düğüne, öğle yemeğine davetliyiz! | Open Subtitles | نحن مدعوون لحفل زفاف، لتناول الغداء بالطبع |
| Ve evlenen arkadaşlarından biriyle restoranda öğle yemeğine gideceğiz. | Open Subtitles | و نحن ذاهبون لتناول الغداء في مطعم مع أحد أصدقائه الذي تزوج للتوّ. |
| Frank'ı kaçırdın Matt! Bugün öğle yemeği için eve gitti. | Open Subtitles | لقد غادر منذ فترة ذهب للمنزل لتناول الغداء |
| Anahtar bir tek kocamda bulunur ve, korkarım ki şu an öğle yemeğinde. | Open Subtitles | زوجي هو الوحيد الذي معة المفتاح و اخشي انة بالخارج الان لتناول الغداء |
| Önce yemek Yemek için bir yerlerde dururuz diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | كنتُ أفكّر في أن نتوقّف في مكان ما لتناول الغداء أوّلاً |
| Sıradan biri, çok iyi tanıdığı biriyle yemeğe çıkmak isterse ne yapar? | Open Subtitles | شخص عادي يريد لقاء أحد ما يعرفه جيدا لتناول الغداء ماذا سيفعلان؟ |
| Ben yemeğe gidiyorum. Bu iş benim ölümüme sebep olacak. | Open Subtitles | أنا ذاهبة لتناول الغداء هذا العمل سوف يؤدي الى وفاتي |
| Marc, sen yemeğe git. Beni saat 3:00'te alırsın. | Open Subtitles | مارك، اذهب لتناول الغداء لن نغادر قبل الثالثة عصراً |
| Sizi yarın yemeğe götürebilir miyim? | Open Subtitles | يمكنني أن يأخذك وإلسا لتناول الغداء غدا؟ |
| Bir gün ders çıkışı beni görmeye geldi ve beni Grand Otel'e yemeğe götürdü. | Open Subtitles | فقد جاء لملاقاتي ذات يوم بعد انتهاء حصصي وأخذني لتناول الغداء في الفندق الكبير |
| Hala beni yemeğe götürmek istiyor musun diye merak ettim. | Open Subtitles | مازلت مهتمة إذا أردت أن تأخذني لتناول الغداء |
| Çok özür dilerim. Sekreterim öğle yemeğine çıkmış olmalı. | Open Subtitles | انا أسف لابد أن سكرتيرتى ذهبت لتناول الغداء |
| Anlamıyorum. Neyse, cumartesi öğle yemeğine müsait misiniz? | Open Subtitles | أنا لا أفهم هل لديك الوقت لتناول الغداء يوم السبت؟ |
| Bence onu öğle yemeğine davet etmek çok iyi bir fikirdi. | Open Subtitles | أعتقد أنها كانت فكرة جيدة لدعوتها لتناول الغداء |
| Tamam, bu kadar. İyi şanslar, kaybedici. öğle yemeğine hazır mısınız? | Open Subtitles | حسنا انتهى الأمر، حظ سعيد أيها الفاشل من مستعدا لتناول الغداء ؟ |
| Babamla öğle yemeğine çıkabiliriz. Güzel. | Open Subtitles | . نحن يمكن أن نذهب لتناول الغداء مع أبى . جيد |
| Hey, öğle yemeği için eve gidiyordum. | Open Subtitles | كنت سأذهب للبيت لتناول الغداء أتريد أن تأتي؟ |
| Ben Joshua Perrotti'nin özel asistanıyım, ...kendisi dün Yemek için buradaydı. | Open Subtitles | أنا مساعدة السيد جوش بيروتي الشخصية وقد جاء هنا أمس لتناول الغداء |
| Herkes gülümseyerek selam veriyordu, içecek ikram ediyordu veya öğlen yemeğine bizi evlerine çağırıyorlardı. | TED | كان الجميع يحيينا بالابتسامة، ويقدمون لنا مشروبًا أو يدعوننا إلى منازلهم لتناول الغداء. |
| Ailem hakkında sorular sormayı bırak. Gidip yemek yiyelim. | Open Subtitles | فقط توقف عن طرح الأسئلة حول عائلتي دعنا نذهب لتناول الغداء |
| Ee, Öğlen yemeği için çorbacıya bizimle birlikte gelebilecek misin? | Open Subtitles | إذاُ أبإمكانكِ مرافقتنا لتناول الغداء في مطعم الحساء؟ |
| yemekte buluşacaktık. | Open Subtitles | من المفترض أن التقي به لتناول الغداء. غير معقول. |
| Bilirsin, o kadar açım ki canım yanıyor. Neden bir yerlerde yemek yemeye gitmiyoruz? | Open Subtitles | أشعر بجوع مؤلم، لِمَ لا نذهب لتناول الغداء في مكان آخر؟ |