| O bir köylüye ait, Majesteleri bir adamın hayatını kurtarmak için mabeyin gibi davranmak zorunda kalan. | Open Subtitles | هذا الحذاء لفتاةٍ أدعت بأنها نبيلة لتنقذ حياة خادمها |
| Sevgilinin hayatını kurtarmak için, suçu kabullenmen. | Open Subtitles | تعترف لتنقذ حياة حبيبتك |
| Lovely'nin hayatını kurtarmak için babasına yalan söylemişti. | Open Subtitles | كان عليها أن تكذب على والدها لتنقذ حياة (لفلي) |
| Abimin hayatını kurtarmak için vuruldun mu? | Open Subtitles | تلقيت رصاصة لتنقذ حياة أخي؟ |
| Flynn'ın hayatını kurtarmak için kendi hayatını feda etti. | Open Subtitles | فقَد ضحَّـت بحياتِها لتنقذ حياة (فلين). |
عربي 
إنجليزي 
فرنسي 
إسباني 
ألماني 
برتغالي 
تركي 