Onu sakinleştirmek için ilaç vereceğini söyledim. Al bunu. | Open Subtitles | لقد أخبرتها أنكِ ستحضرين لها العلاج لتهدئتها إليكِ |
Onu sakinleştirmek için bir süre sarıldım ona. | Open Subtitles | لذا حضنتها لفترة لتهدئتها |
sakinleştirmek için lorazepam vermek zorunda kaldık. | Open Subtitles | اضطررنا لتهدئتها باللورازيبام |
Hayır o iyi. Sadece korku tepkisi. Ona iki diazepam ver ve sakinleştir. | Open Subtitles | لا ,انها بخير , ردة فعل ناجم عن قلق حاد اعطها جرامين من "ديازيبام" لتهدئتها |
onu rahatlatmak için kollarını omzuna koydu. | Open Subtitles | وضع دراعه حولها لتهدئتها |
Onu sakinleştirmek için yatıştırıcı verdim. | Open Subtitles | اضطررت لإعطائها مسكن لتهدئتها |
Konuş onunla. Bebekle. sakinleştirmek için. | Open Subtitles | تحدث إلى الطفلة لتهدئتها - (كراف) - |
Michelle'i sakinleştirmek için aramıştım. | Open Subtitles | كنت أتحدث مع (ميشيل) لتهدئتها. |
Polyakov, git onu sakinleştir. | Open Subtitles | ارجوك. اذهب لتهدئتها |
Onu rahatlatmak için.. | Open Subtitles | لتهدئتها |